Uzun Vade İçin Önerilen 19 Cazip Hisse
Defansif Hisse Senedi Önerileri
Endeks referans seviyelerinin 100 bine gerilediğini belirten analistler, hisse seçiminde dış piyasalardaki olumsuzluklardan az etkilenecek cam, havacılık, gıda/perakende, madencilik, ulaşım sektör hisselerinin cazip olabileceğini düşünüyor…
GEÇTİĞİMİZ hafta yurtiçi piyasaların Kurban Bayramı nedeniyle tatil olması nedeniyle Borsa İstanbul’da sadece iki gün işlem yapıldı. Piyasamızın kapalı olmasına karşın, yurtdışı piyasalarda meydana gelen gelişmeler küresel bir strese neden oldu, özellikle halihazırda stabil bir IMF programı yürütmekte olan Arjantin’de Ekim genel seçimleri öncesindc yapılan öncü seçimleri muhalefetin kazanmasıyla beraber Macri hükümetinin iktidardan düşmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bilindiği üzere Arjantin, IMF’den en çok borç almış olan ülke konumunda.
Muhalefet lideri Alberto Fernandez’in bütçe harcamalarını artırarak IMF programının geleceğini tehlikeye sokmasından endişe ediliyor. Başta Arjantin Pezosu’nda (ARS) görülen hızlı değer kaybı (günlük bazda yüzde 30’u aştı) ve Arjantin varlıklarına (Merval Endeksi, bonolar) gelen sert satışlar ister istemez gelişen ülkeleri de etkiledi.
Bu gelişmelere paralel, artan küresel stresin yatırımcıyı güvenli varlıklara, en başta da gelişmiş devlet tahvillerine yönlendirdiği dikkat çekti. Tahvillere gelen alımların da faizleri dip noktalara çekmesi, Ayrupa’da birçok vadede negatif getirilere neden oldu. Piyasada ABD ekonomisinde durgunluk da endişelerinin artmasına neden oldu. Dolayısıyla Arjantin seçimleri ve gelişen ekonomiler üzerine yarattığı baskı ile ABD-Çin gerilimindeki gelişmeler, geçen hafta alternatif piyasalarda yükselişe (altın, dolar) ve Borsa İstanbul’un tedirgin olmasına neden oldu.
Endeks için referans seviyelerinin yine 100 bin olduğunu belirten uzmanlar, alternatif piyasalardaki yükselişlere paralel olarak hisse seçiminde özellikle şirketlerin döviz pozisyonlarım ve bunları etkin şekilde türev araç kullanarak yönetip yönetmediklerinin incelenmesi gerektiğinin altını çiziyor. Böyle dönemlerde defansif hisselerin ön plana çıkacağını belirten analistler, cam, havacılık, gıda/perakende, madencilik, ulaşım ve telekomünikasyon sektör hisselerinin cazip olabileceğini düşünüyor. Yatırımcılar içinse Borsa İstanbul’da yurtdışı piyasalarda meydana gelen olumsuz gelişmelerden en az etkilenerek, geri çekilmelerde uzun vade için takip edilecek 19 hisseye dikkat çekiyorlar.
Hisse seçiminde dikkat!
■ Ekonomik riskler, faiz oranları, Trump’ın ekonomi politikalarının etkisi,jeopolitik gerginlikler gibi unsurlar ve bunların olası etkilerine dikkat edilmeli.
■ Eğer ki hissede yeni pozisyon alınacaksa ve piyasa momentumu aşağıya doğruysa, endeksle korelasyon ve beta gibi faktörler göz önünde bulundurulmalı.
■ Piyasa düşerken defansif kağıtların ağırlığı artırılmalı.
■ Endekste hisse bazında lokomotif hisselerde alımda kalınabilir, ancak maliyet noktası optimal belirlenmeli.
■ Şirketlerin döviz pozisyonlarını ve bunları etkin şekilde türev araç kullanarak yönetip yönetmedikleri incelenmeli.
■ Şirketin maliyet yönetimi, döviz ve emtia fiyatlarındaki değişimlerden maliyetlerinin nasıl etkilendiği ve fiyatlandırma politikası dikkatli incelenmeli.
“REFERANS SEVİYEMİZ 100 BİN”
Geçtiğimiz hafta yurtdışı piyasalarda meydana gelen gelişmeler çerçevesinde artan bir küresel stresin söz konusu olduğunu belirten GCM Yatırım Ekonomisti Enver Erkan, gelişmelerin yatırımcıları güvenli varlıklara, en başta da gelişmiş devlet tahvillerine yönlendirdiğini hatırlatıyor. Ancak Avrupa’da birçok vadede negatif getiri söz konusuyken ABD’de iki ve 10 yıllık faizlerde oluşan anomali ile verim eğrisinin terse döndüğünü; bunun da 2007’den beri yani küresel kriz döneminden beri ilk defa olduğuna dikkat çekiyor. Verim eğrisinin, en çok takip edilen resesyon göstergelerinden biri olduğunun altını çizen Erkan, dolayısıyla ters eğimli verim eğrisinin ABD ekonomisinde durgunluk endişelerini artırdığım söylüyor. Bu noktada ticaret savaşı konusunun halen belirsiz bir noktada durmaya devam etmesi itibariyle, Trump’ın Çin’e ek tarifeleri ötelemesinin de algıyı pozitife çevirmeye yetmediğini kaydediyor.
Geçen yıl TL’deki değer kaybı ile beraber konuşulan ‘yayılma ? etkisi’ endişesinin bu kez ARS kaynaklı olarak hasıl olduğunu dile getiren Erkan, “Küresel risk iştahının bu denli düşmesi, yatırımcı tarafını daha çok güvenli varlıklar tarafına yönlendirecektir. Bu da küresel faizlerin daha aşağı gitmesine ve altın gibi emtiaların değerlenmeye devam etmesine neden olacaktır. Zaman zaman gelişen ülke varlık sepeti dahilinde veya küresel etkiyle Türk varlıklarının da baskı altında kaldığını görebiliriz. Bayram tatilindeki gelişmeler dolar/TL kurunun 5.45’lerdeki düşüş hareketine son vererek yeniden 5.60’lara çıkmasına neden oldu ve kur 200 günlük hareketli ortalama seviyesine (güncel olarak 5.60-5.62 seviyelerinde) yakın hareket etmeye başladı. Bu esnada bu küresel etkilere elbette içerden bir katkının bulunmaması önemli. Enflasyondaki düşüşün Merkez Bankası’na ekonomik aktiviteyi açma adına hareket alanı sunması ve dış diplomatik konulara dair güncel olumsuz haber akışı olmaması, petrol fiyatlarının düşük talep etkisiyle gerilemesi gibi faktörler lehimizedir” yorumunu yaptı.
Bu kapsamda endeks için 100 bin yine referans seviyemiz diyen Erkan, minimum 200 haftalık basit hareketli ortalamayı 92 bin 500, maksimum da 106 bin seviyesi olarak öngörüyor.
“TÜREV ARAÇLAR KULLANILMALI”
Böyle dönemlerde şirketlerin ihracat geliri elde etmesinin bir artı olduğunu ancak ihracatçı şirketlere yatırım yaparken küresel talep koşulları, ekonomik gelişmeler gibi etmenlerin dikkate alınmasını öneren Erkan, ticareti etkileyebilecek gelişmelerin doğru değerlendirilmesini öneriyor. Yeni pozisyon almak isteyenlerin ise piyasa momentumu aşağıya doğruysa, endeksle korelasyon ve beta gibi faktörleri göz önünde bulundurmasını öneriyor ve piyasa düşerken defansif kağıtların ağırlığını artırılabileceklerini söylüyor. En önemli nokta olaraksa, şirketlerin döviz pozisyonlarım ve bunları etkin şekilde türev araç kullanarak yönetip yönetmediklerinin incelenmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Böyle belirsiz piyasalarda defansif hisselerin ön plana çıkacağını belirten Erkan, bu kapsamda Borsa İstanbul’da döviz pozisyon fazlası ve güvenli mali yapısı ile cam, enerji maliyetlerindeki düşüş itibariyle petrol fiyatlarının düşmesi dolayısıyla havacılık, yine aynı faktörlerden dolayı üretim maliyetleri düşebilecek bazı sanayi kolları, temel tüketimin bu gibi durumlardan minimal etkilenmesi itibariyle de gıda ile gıda/perakende ve artan altın fiyatlarından istifade edebilecek madencilik sektör
hisselerinin cazip olabileceğini düşünüyor.
Erkan, Borsa İstanbul’da olumsuz gelişmelerden en az etkilenerek, geri çekilmelerde uzun vade için takip edilecek Soda Sanayii, Tüpraş, TAV Havalimanları, Koza Altın, BİM Mağazaları, Ford Otosan, Petkim, Pegasus, Koza Anadolu Metal ve Enerjisa hisselerinden ‘alım’ yapılabileceğini söylüyor.
“RESESYON VE BULAŞICILIK ENDİŞESİ”
Geçtiğimiz hafta yerel piyasaların kapalı olduğu üç günde global piyasaların sert satışlarla karşılaşmasını, ABD-Çin ticaret görüşmelerinin öngörülemez bir hal alması ve Almanya ile Çin’den gelen ekonomik verilerin oldukça zayıf gerçekleşmesi olmak üzere temelde iki sebebe bağlayan Vakıf Yatırım Yatırım Danışmanlığı ve Bireysel Portföy Yönetim Müdürü Al-tan Aydın, “Özellikle bu iki gelişme dünya ekonomisine ilişkin beklentileri negatif yönde etkiledi. Öte yandan Hong Kong’da devam eden gerginlik, hali hazırda çok kırılgan durumda olan Arjantin’deki ön seçimler de satışların genele yayılmasına neden oldu. Bu arada ABD Başkam Trump’ın Çin’e uygulanacak tarifeleri ertelemesi hafif iyimserlik yaratsa da satışları önlemeye yetmedi” diyor.
Söz konusu gelişmeleri iki kategoride değerlendirmek gerektiğini belirten Aydın, bunları global ölçekte oluşan resesyon fiyatlaması ve gelişmekte olan ülkeleri ilgilendiren ‘bulaşıcılık’ endişeleri olarak sıralıyor. Dünyada tahvil faizleri gerilemeye devam ederken, ABD’de getiri eğrisinin negatife döndüğünü, 30 yıllık tahvil faizlerinin de tarihi seviyelere gerilediğini hatırlatan Aydın, “Son 30 senede, ABD getiri eğrisinin negatife dönmesini takiben 12-18 ay içerisinde resesyona girildiği gözlemleniyor. Bu durum global olarak ilk endişe kaynağı. Öte yandan Arjantin’de yapılan ön seçimlerde muhalefetin beklenenin çok üzerinde oy alması, Ekim ayında gerçekleşecek seçim öncesinde endişe yaratıyor. Bu seçimde muhalefetin kazanması ^Zbllikle sermaye kontrolleri açısından kritik öneme sahip. Yatırımcılar Arjantin’de oluşan bu zayıf görünümün diğer ülkelere ^sıçramasından endişe duyuyor. Ancak seçimlerin Ekim ayında olacak olması, bu konunun piyasa etkisinin geçici olabileceğine işaret ediyor.”
“DEFANSİF HİSSELER SEÇİLMELİ”
Aydın, global gelişmelerin ışığında bayram tatili dönüşünde yerel piyasalarda da satıcılı seyir izlediğimizi, ancak sene başında diğer piyasaların aksine negatif fiyatlanan TL varlıkların mevcut karışık ortamda nispeten pozitif ayrışabileceğini düşünüyor. Fed’in faiz indirim ihtimallerinin (yüzde 58-25bp, yüzde 52-50bp) yeniden yüksek seyretmesini, enflasyondaki gerileme sürecini, düşük faiz ortamında sunulan cazip reel getiriyi pozitif faktörler olarak görüyor, öte yandan Türkiye ihracatının büyük bölümünü oluşturan AB ekonomisinin ise en büyük risk faktörü olarak ön plana çıktığına dikkat çekiyor. Aydın, BIST-100 endeksi içinde 96 bin 500-94 bin 500 seviyelerini destek, 100 bin seviyesinin ise direnç olarak takip edilebileceğini söylüyor.
Bu ortamda riskli varlık grubu olan hisse senetlerini seçerken, nispeten defansif hisselerde kalmakta fayda olduğunu da düşünen Aydın, kurda oluşabilecek dalgalanmaya karşı döviz fazlası olan şirketlerin takip edilebileceğini belirtiyor, öte yandan orta uzun vade düşünen yatırımcılar için F/K, FD/DD, FD/ FVAÖK gibi değerleme çarpanları düşük hisselerin tercih edilebileceğini hatırlatan Aydın, sektörel olarak güçlü faaliyetleri nedeni ile ulaşım, gıda perakendeciliği ve telekomünikasyon hisselerinin incelenmesini öneriyor.
Aydın. Borsa İstanbul’da olumsuz gelişmelerden en az etkilenerek geri çekilmelerde uzun vade için takip edilecek Akbank, Garanti Bankası, Migros, Türk Hava Yolları, Bizim Toptan, Aselsan, Koç Holding, Anadolu Cam ve Otokar hisselerinden ‘alım’ yapılabileceğini söylüyor.
Enver ERKAN / GCM Yatırım Ekonomisti
“BİM’de güçlü ciro büyümesi bekliyoruz”
BİM MAĞAZALARI: Şirketin düşük stok maliyetleri ile de rekabetçi avantaj elde ettiğini düşünüyoruz. BİM gibi raf düzenini ön plana çıkarmayan marketler maliyetleri aşağı çekiyor ve tüketiciye daha ucuz maliyetli ürün sunabiliyor. Bu maliyet yönetimi konusunda markaların raf parası, ürünün göz hizasında olması gibi unsurların devreden çıkarılarak maliyetlerin azaltılması şirketin kar marjına olumlu yansıyor. Hane halkı ve tüketiciler değişen ekonomik koşullara bağlı olarak ürünler arasında gelirinin imkan verdiği oranda ikame yapmakta, alım kararlarında maliyet unsurunu ön plana çıkarmakta. BİM açısından mevcut durumu avantajlı görmekteyiz. Şirket toptan fİyatina döneminde cirosunu yüzde 31 oranında perakende satış artırarak 10 milyar 245 milyon TL seviyesine yükseltmiş, beklentiden yüksek gerçekleşen operasyonel performans ve brüt kar marjı çerçevesinde net karını yüzde 18 artırarak 347 milyon TL seviyesine getirmiştir. Dönemsel 2019 karı, ortalama piyasa beklentisi 302 milyon TL ve bizim beklentimiz olan 320 milyon TL’nin üzerinde gerçekleştirmiştir. 2019 döneminde BİM’in de dahil olduğu indirimli gıda perakendecileri, sektör ortalamasının üzerinde büyüme kaydetmiştir. Öte yandan BİM, operasyonlarının büyük çoğunluğunu TL üzerinden gerçekleştiriyor, bu bakımdan döviz kaynaklı önemli bir riske maruz kalmamakta. Şirketin devam eden istikrarlı büyümesi ve talep elastikiyeti kapsamında güçlü ciro büyümesi kaydetmeye devam etmesini bekliyoruz. BİM hisselerinde yüzde 11 yükseliş potansiyel ile 55,50 TL hedef fiyat öngörüyoruz.
SODA SANAYİİ: Toplam 75 ülkeye ihracat yapan firmanın yurtiçi pazarda da gözle görülür bir paya sahip olması ve yüksek kapasite kullanım oranı ile çalışma stratejisi, önümüzdeki dönemlerde ciro ve karlılığına ilişkin aşağı yönlü riskleri minimal düzeye indiriyor.
Net FX pozisyonu fazlası ile dövize karşı en korunaklı şirketlerden birisi olduğunu Soda Sanayii A.Ş. düşündüğümüz firmanın gelirlerinin de tamamına yakını döviz bazlı. Şirket, 2Ç19 döneminde yüzde 37 oranında ciro artışı sağladı. Brüt kâr marjı yüzde 34.58 olup, brüt kâr 404 milyon TL olarak gerçekleşti. Net kar operasyonel rakamların kuvvetli gelmesi ve fınansal gelirlerin beklenenden yüksek olması itibariyle şirket dönemsel bazda beklentilerin üzerinde kar açıkladı. Şirketin 2Ç19 dönemsel karı 376 milyon TL olurken, 2Ç18 dönemi ile kıyaslandığında yüzde 10 kar düşüşü olduğu görülmekte. Bu dönemsel kar gerçekleşmesi piyasanın tahmini olan 302 milyon TL ve bizim tahminimiz olan 290 milyon TL’nin üzerindedir. Altı aylık dönemde ise toplam kar 1 milyar 661 milyon TL olarak gerçekleşmiş, geçen yılın benzer dönemine göre karda fazla değişim olmamıştır. Güçlü mali verileri, büyüme beklentileri ve devam eden yatırımlar gibi faktörler şirkete ilişkin gelecek beklentilerinin olumlu olmasını sağlamakta. Soda Sanayi, Haziran sonunda Ciner Grubu ile ABD’de doğal soda üretim tesisi kurmak üzere ortaklık sözleşmesi imzaladı. Toplam yatırım tutarının yaklaşık 2 milyar dolar seviyesine yakın olması beklenmekte. 2024 içerisinde üretimin başlamasıyla, nakit ve ciro yaratması planlanan bu yatırımdan uzun vadede Şişecam ve Soda Sanayii’nin karlılık ve ciro tarafına oldukça pozitif katkı vereceği tahmin ediliyor. Soda hisseleri için yüzde 24 yükselme potansiyel ile 6.50 TL hedef fiyat öngörüyoruz.
KOZA ALTIN: Koza Altın’ın 2019 bilançosuna göre net karı 414 milyon TL. 2019 dönemi itibariyle şirketin altın kaynaklan 8 milyon 600 bin onsa rezervleri ise 2 milyon 400 bin onsa ulaştı. 2017 yılsonuna göre olan değişimlerin nedeni ise Söğüt projesinin hukuki süreci nedeniyle söz konusu projenin rakamlarının 2018 yılsonu kaynak ve rezerv tablolarından çıkarılmasıdır.
Şirket ileri aşamalı birçok arama projelerine sahip olup kaynaklarının yaklaşık yarısı potansiyel malzemeden oluşmakta. 2019 dönemi içerisinde yapılan 147 bin 330 onsluk üretim tutarına göre 1 milyar 77 milyon TL gelir elde edilmiştir. Şirketin altı aylık bilançoları incelendiğinde şirket brüt satışlarını yüzde 67, net karını da yüzde 47 artırdı. Şirketin FAVÖK marjı ise yüzde 57.5’tan yüzde 62.8’e ulaştı. Yıllık bazda gelir ve kar rakamlarındaki artış, operasyonel sonuçların beklentilerin oldukça üzerinde olmasından ileri gelmekte. Dönemsel bazda ise 2019 döneminde şirket 414 milyon TL kar elde etmiş, yıldan yıla sadece yüzde 16 artış sağlanmasına rağmen piyasa beklentisi 361 milyon TL, bizim beklentimiz 390 milyon TL’nin üzerinde gerçekleşmiştir. 30 Haziran 2019 itibariyle, Türkiye genelinde Ege, Marmara, Karadeniz, Orta ve Doğu Anadolu Bölgelerinde 57 işletme ve 132 arama ruhsatına sahip.
Gelecek dönemlerde Batı Anadolu’da arama alanında yerli ve yabancı şirketler arasında yoğun rekabetin olacağı tahmin ediliyor. Şirketin rezervlerini artırma konusunda iyi bir çizgiye sahip olması, brüt satışlarındaki ve net karındaki yüksek artış yerli ve yabancı yatırımcıların iştahını artırıyor. Küresel piyasalardaki gelişmelerin de altın fiyatını global bazda yükseltmesi ve daha da yükseltme potansiyeli olması şirketi ön plana çıkarıyor. Koza Altın hisselerinde yüzde 17 yükseliş potansiyeli ile 75.80 TL hedef fiyat öngörüyoruz.
Altan AYDIN / Vakıf Yatırım Yatırım Danışmanlığı ve Bireysel Portföy Yönetimi Müdürü
“Bizim Toptan’da uzun vadeli AL tavsiyemizi koruyoruz”
BİZİM TOPTAN: Şirket 2019’da beklentimizin yüzde 11 zerinde, piyasa beklentisine paralel yıllık bazda yüzde 41 artışla 6.7 milyon TL net kâr açıkladı. Bizim Toptan’ın ilişkili taraflardan ticari olmayan alacaklar altında Yıldız Holding hesabında adlandırdığı tutar dahil 2019 sonu itibariyle 202 milyon TL seviyesinde olan net nakit pozisyonu 2019 sonu itibariyle 230 milyon TL’ye yükseldi. Kredi kartı alacaklarını işlem gününün ertesi günü kırdırarak tahsil etme politikası, nakit akışını hızlandırarak işletme sermayesi ihtiyacını azaltmakta. Her ne kadar şirket, kredi kartı alacaklarını kırdırmaktan kaynaklı bir maliyete katlansa da, bu maliyeti Yıldız Holding hesabında adlandırdığı tutar üzerinden elde ettiği faiz geliri ile telafi ederek faiz riskini kontrol edebilmekte. Son olarak yapılan zamların stok karı olarak şirket bilançosuna pozitif yansımasını bekliyoruz. Beklentilerimize paralel gelen operasyonel sonuçlar nedeniyle hedef fiyat ve önerimizde bir değişikliğe gitmiyoruz. Şirket hisselerinde 11.20 TL hedef fiyatla, kısa vadeli “endeksin üzerinde getiri” ve uzun vadeli “AL” tavsiyemizi koruyoruz.
Borsa şirketlerinde neler oluyor?
AVİVASA EMEKLİLİK VE HAYAT: Şirketin Ocak-Temmuz dönemi prim üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 34.6 artarak 442.9 milyon TL’ye yükseldi.
HUB GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI: Şirket sermayesinin 20 milyon TL’den yüzde 50 oranında bedelli olarak 10 milyon TL artışla 30 milyon TL’ye yükseltilmesine karar verildi.
KARSUSAN KARADENİZ SU ÜRÜNLERİ SANAYİ: Şirket sermayesinin 600 milyon TL’den yüzde 50 oranında bedelli olarak 300 milyon TL artışla 900 milyon TL’ye yükseltilmesine ilişkin SPK’ya başvurdu.
RAY SİGORTA: Şirketin Ocak-Temmuz dönemi prim üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30.95 artarak 672.12 milyon TL’ye yükseldi.
SERVE FİLM PRODÜKSİYON EĞLENCE A.Ş.: Şirket sermayesinin 11.56 milyon TL’den yüzde 73.02 oranında tahsisli olarak 8.44 milyon TL artışla 20 milyon TL’ye yükseltilmesine karar verildi. Şirket daha önce SPK tarafından ret olunan başvuruyu yapılan düzeltmelerle birlikte yineleyecek.
ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK: Şirketin Ocak-Temmuz dönemi prim üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23.2 artarak 462.1 milyon TL’ye yükseldi.
EREĞLİ: Yurtdışı medyada yer alan habere göre Erdemir’in ana ortağı Ataer Holding’in British Steel için sunduğu teklif tercih edilebilir. Yurtdışı basında çıkan haberlere göre, Ataer’in teklifinin 60-70 milyon GBP bandında olduğu, diğer tekliflerin de değerlendirilmesiyle Ağustos ayı sonunda sürecin netleşebileceği ifade edilmekte. Erdemir şirket yönetimi British Steel satın alma sürecine kendilerinin dahil olmadığını ve bu konunun Ereğli’den bağımsız olarak Oyak yönetimi tarafından incelenebileceğini söylemişti.
İdil Taraklı