V4’ün Türkiye için önemi
Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Polonya’nın oluşturduğu Visegard Dörtlüsü, 60 milyonluk nüfusu ile çok önemli bir pazar oluşturuyor…
DİYECEKSİNİZ Kİ nedir bu V4? Macaristan’ın Visegrad kasabasından adını alan Visegrad Dörtlüsü, Orta Avrupa’nın Almanya, İsviçre ve Avusturya’nın yanı sıra en aktif dört ülkesinin oluşturduğu sosyal ve ekonomik işbirliği grubunun adı. Türkiye’de pek bilinmeyen ancak Avrupa’da sıkça bahsedilen Visegrad Dörtlüsü’nü oluşturan ülkeler şunlar: Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Polonya.
Bu ülkeleri, Orta Avrupa ülkeleri içinde özel kılan ise, hepsinin Sovyetler Birliği ile vakti zamanında yol arkadaşlığının olması ve tamamının 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliği’ne tam üye olarak kabul edilmeleri. Yani, Orta Avrupa’nın kader birliği etmiş bu dört ülkesi 1991 yılından itibaren bu kader birlikteliklerini aynı gün Avrupa Birliği üyesi olarak devam ettirmeyi başarmışlar.
işin ilginç yanı bu dört ülkeyi tek bir ülke olarak kabul edersek (Visegrad Cumhuriyeti) karşımıza daha ilginç bir ekonomik tablo çıkıyor: Avrupa’nın beşinci, dünyanın ise 12’nci büyük ekonomisi! Kişi başı milli gelir ortalaması ise 25 bin dolar.
BU BÖLGEYE İLGİMİZ ARTMALI
Peki, Türkiye için Visegrad Dörtlüsü’nün önemi ne? Avrupa Birliği sürecinde şimdiye kadar Türkiye’ye en ufak bir sorun bile çıkarmayan ve tam kadro Türkiye’nin arkasında duran kader birliği etmiş bu dört ülkenin, bizler için öneminin acaba farkında mıyız? Farkındaysak bile, sanırım bu farkmdalığı biraz daha arttırmanın zamanı geldi gibi görünüyor. Çünkü 1 Temmuz 2017 tarihinden itibaren Visegrad Dörtlüsü’nün dönem başkanlığını üstlenecek olan Macaristan, Orta Avrupa’da Visegrad Dörtlüsü’nü dörtnala koşturacak gibi duruyor.
Macaristan’ın İstanbul Başkonsolosu Balazs Hendrich şimdiden Visegrad – Türkiye arasında özellikle girişimcileri ilgilendiren projeleri hazırlamış bile.
1 – Macaristan’ın dönem başkanlığıyla beraber Macaristan Eximbank’m ortaya koyacağı 10 milyon euro’luk fon, Türkiye’deki bir bankayla Türkiye – Visegrad Ortak Yatırım Fonu’nun kuruluşu ve ardından Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Slovakya Eximbank’larımn da fona davet edilerek toplam 50 milyon euro’luk bir ortak yatırım fonunu hem Türkiye’deki hem de Visegrad’taki girişimcilere ve start-up’lara yatırım yapar hale getirmek.
2 – Türkiye, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Polonya girişimcileri için düzenli aralıklarla ortak yatırım forumları düzenlemek. Böylelikle beş ülkenin de yatırımcılarının birbirleriyle tanışmalarım sağlayarak, start-up’lara beraber yatırım kararı alabilmelerinin önünü açmak.
3 – Visegrad Melek Yatırım Ağını kurarak, bu dört ülkedeki melek yatırımcıları, TBAA – Türkiye Melek Yatırımcılar Derneği üyesi melek yatırım ağlarıyla eşleştirerek, yatırımcılar arasında know-how paylaşımına olanak sağlamak.
4 – Visegrad ve Türkiye arasında karşılıklı yatırım delegasyonlarını organize ederek işbirliği fırsatlarım artırmak.
140 MİLYONLUK DEV BİR PAZAR
Açık söylemek gerekirse, benim şimdiye kadar pek farkında olmadığım ancak ekonomik göstergeleri dikkate aldığımda 60 milyon nüfuslu ve ekonomik birlikteliğin yanı sıra Türkiye’nin dış politikalarında hep dostane politikalar izlemiş olan bu dörtlü ile ilişkleri her anlamda geliştirmek hem ülke ekonomimiz hem de girişimcilerimiz açısından çok anlamlı. Bir elin nesi var iki elin sesi var misali, 80 milyonluk Türkiye ve 60 milyonluk Visegrad, toplamda 140 milyonluk dev bir pazar ve bu pazarın yüzde 95’ini KOBİ dediğimiz küçük ve orta ölçekli girişimciler oluşturuyor. Balazs Hendrich, Macaristan’ın Visegrad dönem başkanlığını üstlenmesiyle beraber, Türkiye Visegrad ekonomik kalkınma programına ilişkin ajandanın en başında yer alacağına inandığını belirtiyor.
Sanıyorum, hem girişimcilerimize hem de yatırımcılarımıza Visegrad konusunu şu şekilde özetlemek mümkün: Bir taşla dört kuş vurmak isteyenler, Visegrad Dörtlüsü’nü şimdiden gündemlerine alsınlar.
Erken kalkan erken yol alır!..
Baybars Altuntaş