Yaşananlar geçici değil
Son birkaç haftadır gelişen ekonomilerde yaşananların geçici olmadığını kerhen de olsa kabul etmek zorundayız. Bu hercümerçte “mezarlıktan geçerken cesaret toplamak için ıslık çalmaya benzeyen” uygulamalar yeterli değil…
REZERV para dolar faizinin gemi azıya aldığı o tanıdık dönemlerin birinden geçiyoruz. Gelişen ekonomilerdeki sıcak para zincirlerinden boşandı, önüne çıkan ne varsa yıkarak ilerliyor. Benzer yıkımı 2013 Mayıs ayında yaşamıştık. Taammüden değildi, Fed’in o dönemdeki başkanı Ben Bernanke sehven bir iletişim hatası yapmıştı.
Vahşi kapitalizmin yerle yeksan olduğu 2008-09 krizinden çıkmak için devreye sokulmuş olan emsalsiz dolar bolluğu ve ucuzluğunun sonuna gelindiğini ima eden bir iki cümle kullanmıştı şifahen.
Fed daha faiz artırımlarına başlamamıştı ve bilanço büyüterek para basmaya devam ediyordu halbuki. Buna rağmen panikledi piyasalar. Hafızalara “taper tantrum” olarak kazman, Türkçede mealen “dün yediğin hurmalar, gün gelir tırmalar” şeklinde karşılık bulan bir satış dalgası tetiklenmiş oldu gelişen ekonomilerde.
DALGA ÜLKEMİZDE FARKLI YAŞANIYOR
Hem o dönemi hem de bugünü yukarıdaki grafikte gölgelendirme yaparak öne çıkardık. İki dönem arasındaki tek benzerlik doların piyasa faizindeki yükseliş ve gelişen ekonomilerin piyasalarındaki acımasız yıkım. İki dönem arasındaki en büyük fark ise Fed’in kuvveden fiile geçmiş olması.
Fed faiz artırımlarına başladı ve kendine göre mutedil adımlarla ilerliyor. Bilançosunu da küçültüyor ve küresel finansal sistemdeki dolar likiditesini azaltıyor. Bu seferki korku gerçek ve haklı bir korku. “Göz odur ki dağın ardını göre, akıl odur ki başına gelecekleri bile” diye güzel bir atasözümüz vardır. Fed’in bu yılın Ekim ayıyla birlikte dolar likiditesini her ay 50 milyar dolar olacak şekilde (yıllık bazda 600 milyar dolara karşılık geliyor) küçültmeye başlayacak.
Haliyle son birkaç haftadır gelişen ekonomilerde yaşananların geçici olmadığını kerhen de olsa kabul etmek zorundayız. Ve bu hercümerç içinde “mezarlıktan geçerken cesaret toplamak için ıslık çalfnaya benzeyen” uygulamalar yerine kararlı ve güven veren önlemlerle ilerlemeliyiz.
Bir resim bin kelimeye bedeldir. Yanda Türk Lirası ve farklı şekillerde gruplandırılmış gelişmiş ülke para birimlerinin son yıllardaki performansı bulunuyor. Üç ayrı kur şoku ile yaşadığımız negatif ayrışmaları kırmızı oklar ile belirttik. Artan dolar faizinin gelişen ekonomilerde tetiklediği son dalganın ülkemizde ayrı bir boyutta yaşandığını üzülerek gözlemliyoruz.
HEP BİR ADIM GERİDE…
Merkez, yükselen dolar kuruna karşı harekete geçerek geç likidite penceresi borç verme faiz oranını yüzde 13.5’ten 16.5’e yükseltti. Metinde de şu ifadeleri kullandı:
“Yakın dönemde piyasalarda gözlenen sağlıksız fiyat oluşumları ve enflasyon beklentilerinde süregelen yükseliş genel fiyatlama davranışlarına dair riskleri artırmıştır. Bu çerçevede Kurul, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla güçlü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir.”
Buna rağmen kur haftayı 4.70’in üzerinde kapattı. Kuru düşüremiyor, düşüremez tabii. 3 puan faiz artırıyor 4 artıracağı yerde. 2 veriyor 3 vereceği yerde. Hep bir adım geride… Bedelini de hepimiz ödüyoruz. Bitişikteki grafikte kırmızı Merkez faizi, mavi piyasa faizi. Bir tık daha yapamadı geçen haftaki olağanüstü toplantısında. Kedi gibi kuyruğumuzu kovalıyoruz.
ERKİN ŞAHİNÖZ