Yatırım alan şirketlere ‘CEO’ arayışı hızlandı
Türkiye’de son üç yıldır satın alma ve birleşmeler kadar yatırını alan şirket sayısında da ciddi artış var. Yatırımcı şirketler ise farklı gündemlerle hemen yeni yönetici ataması gerçekleştirme yolunu seçiyor. Bu nedenle son üç yıldır Türkiye’de üst düzey yönetici seçme ve değerlendirme hizmeti veren şirketler, yatırım alan şirketler ve start-up’lar için yoğun bir şekilde yönetici arıyor.
Türkiye’de son üç yıldır satın alma ve birleşmeler hızlanmış durumda. 2012’de 345, 2013’te 384, 2014’te ise 272 işlem gerçekleşti. 2015’te işlem sayısının artması bekleniyor. Enerji, perakende, gıda, ulaştırma, fınansal hizmetler ve sağlık alanlarında işlemlerin süreceği tahmin ediliyor.
Yatırım yapılan ya da satın alınan şirketlerde kârlı büyüme sürecini yönetmek çok önemli. Bu nedenle özellikle özel sermaye şirketleri yaptıkları yatırımın ardından şirket yönetimini değerlendirip, bu süreci başarıyla yönetebilecek liderlerin olup olmadığını analiz ediyor. Zaten Türkiye’de üst düzey yönetici seçme ve değerlendirme hizmeti veren şirketlerin yöneticileri de özellikle son üç yıldır yatırım alan şirketler ve start-up’lar için üst düzey yönetici arayışlarının arttığını söylüyor. Son üç yılda yatırım alan şirketlere çoğunluğu dışarıdan atanan CEO’lar da bu arayışın sonucu.
NEDEN DEĞİŞTİRİYORLAR?
Yatırım yapan şirketler farklı gündemlerle yeni yönetici ataması yapabiliyor. Şirketin ajandasını farklı bir yöne çekerek değer yaratmayı tercih eden yatırımcı, bu yeni ajandaya şekil verecek bir yöneticiye ihtiyaç duyabiliyor. Örneğin yerli bir şirketi uluslararası pazarlarda büyütme vizyonu ile yatırım yapan bir yatırımcı, yerli pazarda deneyimli bir genel müdür yerine uluslararası tecrübeye sahip bir yöneticiyi tercih edebiliyor. Bazı örneklerde de farklı ticari kanallara girmek, inovasyon kültürü ile işi farklılaştırmak ya da yeniden yapılandırmak gibi gündemler olabiliyor.
Egon Zehnder Türkiye danışmanlarından Burcu Bıçakçı, yatırım alan şirketlerin yönetici arayışının, yatırımcının şirketin yönetim takımına biçtiği değerle ilgili olduğunu söylüyor. Bıçakçı, “Eğer yatırımcı yönetim ekibine yüksek değer biçip o ekibin bu şirkette devam etmesinin uzun dönemli başarı için kaçınılmaz olduğunu düşünüyorsa, o zaman yatırımın ön koşulu olarak ekibin bir süre ayrılmamasını bile anlaşmaya şart olarak koyabiliyor.
Aksi durumda, yani yatırımcı eğer yönetim ekibinin şirket için en ideal kişilerden oluşmadığını düşünüyorsa değişim yönüne gidebiliyor” diye konuşuyor.
TAKIM DA GÜÇLENDİRİLİYOR
Tabii yatınmcının şirket sermayesindeki payının yönetici atama kararlarına etki ettiği de gözlemleniyor. Eğer yatırımcı azınlık hisse sahibi ise yönetim ekibine dokunmayı tercih etmiyor. Ancak hisseler yarıya yakın ya da çoğunluk düzeyinde ise bu durumda yatırımcının organizasyon değişimi konusunda daha fazla söz sahibi olmak istediği gözleniyor.
Daha çok girişim sermayesi yatırımı alan şirketlerde yönetici arayışında hareket gözlediğini söyleyen Bıçakçı, diğer bir gözlemini ise şu sözlerle aktarıyor: “Risk sermayesi ya da stratejik yatırımcı gibi kaynaklardan yatırım almasına daha alışık olduğumuz start-up dünyasında genel gözlemimiz, kurucu ortakların genel müdür olarak içeride uzun süre kalması. Yönetim takımına da genel müdüre rapor edecek şekilde birkaç ek atama yapılıyor.”
MY Executive Yönetici Ortağı Müge Yalçın, bu tip ortaklıklarda yatınm yapan şirketlerin genellikle ilk olarak CFO (Chief Financial Officer) atamayı tercih ettiklerini söylüyor. Yalçın, genellikle büyüme potansiyeli olan aile şirketlerine yatırım yapıldığını ve şirketi hızla kurumsallaştırıp büyümeyi sağlayacak, bu yönde deneyimi olmuş üst düzey yöneticilerin tercih edildiğine değiniyor. Müge Yalçın, “Türkiye’ye yeni gelen yabancı grupların start-up şirketleri için ülke müdürü aradığımız en yoğun dönem 2010-2014 yılları arası oldu” diye konuşuyor.
BAŞARI NEYE BAĞLI?
Son yıllarda Doğ-taş’tan Flo’ya, Markafo-ni’den G2M ve Yörsan’a kadar pek çok şirkette yatırımın ardından yönetimin değiştiğini gördük.
Şirketlerin bazıları lider değişimlerinde uyumu ve başarıyı yakalandılar, kimileri ise bu konuda zorlandılar.
Kritik nokta yatırımcı bakış açısı ile şirketlerin yönetimine atanan liderlerin bakış açılarının aynı olması ve aralarında uyum sağlanması. Danışmanlar, 3-7 yıllık bir dönemdeki beklentileri karşılamak için Doğtaş ve Flo’ya atanan CEO’ların kısa sürede farklı şirketlere geçmelerinin altında bu uyumu yakalayamamalarının olduğunu söylüyor. Zira yatırım aldıktan sonra şirketlerin beklentileri oldukça zorlayıcı olabiliyor. Kimi zaman yatırımcının pazarı yeterince tanımaması nedeniyle bu beklentiler gerçekçi olmayabiliyor. Hem şirketlerin yeniden yapılandırılması hem de büyüme hedeflerinin tutturulması gibi beklentiler yöneticinin önüne koyulduğunda zaten oldukça zor bir tablo oluşuyor. Yatırımcının kısıtlı zamanını iyi değerlendirmek için girdiği sabırsızlığı ve yeni yöneticinin adaptasyon sürecini de eklediğimizde ayrılık senaryoları oluşabiliyor.
Burada seçim sürecinin ve yöneticide aranan özelliklerin önemi ortaya çıkıyor. Arnrop Türkiye ortağı Gül-ven Aytekin, yatırım yapan şirketlerin yöneticilerini profesyonel ve objektif bir bakış açısıyla dışarıdan seçme eğiliminde olduğunu anlatıyor.
Aytekin, şirketlerin yatırım yaptıkları diğer şirketlerde başarılı olan ve misyonunu tamamlayan yöneticileri de transfer edebildiklerini ancak ağırlığın dışarıdan seçme şeklinde gerçekleştiğini söylüyor.
ARANAN ÖZELLİKLER
Peki yöneticiler dışarıdan nerelerden seçiliyor? Gülven Aytekin, bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Belirli bir sektör, şirket ile sınırlamak doğru değil. Daha çok değişim süreçlerine ve kârlı büyümeye daha önce liderlik etmiş, girişimci ruhu olan, dijital yeni dünya dinamiklerine yaratıcı bakış açısı ile uyum sağlamaya çalışan kişileri seçiyorlar. Hedefleri şirketi kârlı biçimde hızlı bir şekilde büyütmek oluyor. Bunu gerçekleştirip nihai satış hedefine ulaştıklarında da yeni yatırımcılar genelde bu liderler ile yollarına devam etmek istiyorlar. Sonuçta bu liderlik ile şirket büyümüş oluyor ve aynı iş yapış ve liderlik biçimini yeni yatırımcı da devam ettirmek istiyor.”
Gülven Aytekin, bu şirketlerin yönetimine aday olabilecek liderlerin ise büyütme hırsını kalbinde hisseden, bundan keyif alan ve bunu kârlılığı ön planda tutarak yapan liderler olacağının altını çiziyor. Aytekin, “Ayrıca değişimi seven, başarı ve büyüme için yenilikçi ve girişimci bakış açısını hayata geçirecek kişiler doğru kişi olacaktır” diye de ekliyor.
Spencer Stuart Türkiye danışmanlarından Hande Güngör, yatırım almış şirketlere, kurumsal yapılarda ideali görmüş ama aile şirketlerinde de çalışmış kişileri yerleştirmeye çalıştıklarını söylüyor. Güngör, yönetici kişiliğinin de seçimlerde önemli olduğunun altını çiziyor. Yatırım almış bir şirkette yönetici olmanın avantajlarına da değinen Güngör, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Yatırım alan bir şirkette CEO olan kişiler adı konmasa da küçük bir ortak oluyor. Yatırım yapan şirket çıkış yaptığında da ciddi bir kazanım elde ediyorlar. Ayrıca o güne kadar biriktirdikleri bilgileri kullanma imkanı da buluyorlar.”