Yatırımcılar! TL varlıklara givenle yatırım yapıyor
TÜRKİYE’NİN makroekonomik göstergelerine ilişkin karnesine baktığımızda, iktisadi faaliyetin beklentilerin üzerindeki performansı dikkat çekmektedir. Geçen sene Temmuz ayında yaşanan başarısız darbe girişimi ve turizm sektöründeki sorunların üçüncü çeyrekte yol açtığı yüzde 1,3’lük yıldan yıla GSY1H daralmasının ardından 2016 yılının son çeyreğinde yüzde 3,5’lik bir büyüme kaydedilmiş olması Türkiye ekonomisinin şoklarla mücadele konusundaki esnekliğini ve dayanıklılığım yansıtması açısından önemlidir.
Merkez Bankasının Enflasyon Raporu’nda büyüme tahminlerinde 1 puana yakın yukarı yönlü revizyon yaptığı anlaşılırken, Merkez Bankası Beklenti Anketi’nde bu yıla yüzde 2,9 seviyesinde başlayan piyasanın reel büyüme tahminleri yüzde 3,2 seviyesine kadar yükselmiştir. Görünümdeki bu iyileşmede mart ayında büyüklüğü 250 milyar TL’ye yükseltilen Kredi Garanti Fonu (KGF) sisteminin önemli bir rolü olmuştur. Resmi kaynaklara göre, mayıs ortası itibarıyla KGF kapsammda 171 milyar TL’lik kredi için bankalara limit tahsis edilirken, fiilen kullandırılan kredi miktarı 123 milyar TL’ye ulaşmıştır. BDDK verilerine göre sene başmdan bu yana ticari kredilerde 100 milyar TL’ye yakın net bir büyüme gözlenirken, bunun yaklaşık 70 milyar TL’si mart ayından bu yana yaşanmıştır. Kredilerin reel büyüme üzerindeki yansımasını rakama dökmek zor olsa da ekonomiye bir canlanma getirdiğini söylemek mümkündür.
Büyüme odaklı maliye politikası
Bu yılın hassasiyet uyandıran alanı ise KGF ve diğer kamu teşviklerinden de anlaşılacağı üzere büyüme odaklı maliye politikası olmuştur. KGF’nin yanında, istihdam desteği, vergi indirimleri, sigorta prim desteği gibi teşviklerin bu yılın bütçe açığı hedefine 0,7-1 puan arasmda bir ilave yük getireceği resmi kaynaklarca ifade edilmektedir. Bu kamu teşviklerinin etkisi ile AB tanımlı borç stokunun GSYH’ye oranım yüzde 28’den yüzde 30’a yükseltme ihtimali ise şimdilik alarm verici düzeyde değildir. KGF gibi makroihtiyati gev-şemeci tedbirler ile büyüme odaklı mali politikaların çok fazla göze çarpmayan önemli bir yararı Merkez Bankasının enflasyon odaklı sıkı para politikası uygulaması için alan açması olmuştur. Merkez Bankası talep kaynaklı değil, kur yükselişi kaynaklı bozulan enflasyon dinamikleriyle mücadele ederken ihtiyaç duyduğu, risk primini sınırlama ve kur istikrarını sağlama amacına hizmet eden faiz artırımını, büyümeden ödün verilmeden gerçekleştirme imkânını elde etmektedir.
Özellikle Nisan ayında yapılan faiz artırımı, yatırımcılar nezdinde para politikasına çok önemli kredibilite kazandırmış ve yatırım ortamının iyileşmesine katkı sağlamıştır. Bu sayede yatırımcılar, Merkez Bankasının enflasyonda kalıcı bir iyileşme olana kadar-ki (2017 yılsonuna doğru bu iyileşmenin ancak başlaması bekleniyor) sıkı para politikasından ödün vermeyeceği konusunda ikna olmakta ve Türk Lirası varlıklara daha güvenle yatırım yapabilmektedirler. Bu yatırımların vadesinin uzaması ise tüketici ve reel sektör güveninin yeniden artmasına, ekonominin kamu teşviklerine ihtiyaç duymadan kendi dinamikleri ile ivmelenmeyi başarmasına bağlı olacaktır.
Altın ve dengeli/esnek fonlar kazandırdı
Emeklilik yatırım fonları (EYF), yılın ilk dört ayında katılımcılarına ortalama yüzde 6,5 net getiri sağlamıştır. Global risk iştahında 2016 yılsonunda ABD Başkanlık seçimini Donald Trump’un kazanması sonrasında görülen bozulma, 2017 yılı başından itibaren Trump’un politikalarını istediği ölçüde uygulayamayacağı ve ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artırımında hızlanamayacağı beklentisi ile yerini risk iştahında artışa bırakmıştır. Gelişmekte olan ülke varlıklarına olan talepten TL cinsi varlıklar da yararlanmıştır.
Hisse senetleri bu global risk iştahındaki artıştan en çok faydalanan varlık grubu olmuştur. Açıklanan ilk çeyrek kar rakamları ve yılın tamamına dair kar beklentilerindeki artış da hisse senedi piyasasını desteklemiştir. Hisse senedi EYF’leri yüzde 23 getiri ile yılbaşından bu yana yatırımcısına en çok değer kazandıran fon grubudur. Getiri sıralamasında, Hisse senedi EYF’lerini Altın EYF’leri ve Dengeli/Esnek EYF’leri takip etmiştir. Öte yandan TCMB’nin sıkı para politikası duruşu da kamu iç borçlanma EYF’lerinin getirilerine olumlu yansımıştır.
TEVFİK ERASLAN