Yeni bir iş alanı: Tüketici Güvenliği Test Merkezleri
‘Toksikolog’ kimdir, ne iş yapar? Çoğu kimyasal ve yabancı madde bugün zehir etkisi yapıyor. Toplumsal güvenlik için bunların tespit edilmesi önemli. Tespit edecek yerler ise özel test merkezleri…
GÜNLÜK konuşmalarımızda ya da haberlerde çokça geçen ‘toksik’ sözcüğü ‘zehirli’ anlamına geliyor? Ama önce ‘toksikoloji’ nedir onu açıklayalım: Kaynağı eski Yunancadan gelen zehir sözcüğünün karşılığı ‘toxicon’dur. Bu sözcük ‘bilim’ demek olan ‘logos’la birlcşince ‘toxicology’ (zehir bilimi) oluyor. Mikroorganizmaların salgıladığı ‘toksin’ler de yine bu konu içinde değerlendiriliyor.
Bizim imlamıza uygun olarak ‘toksikoloji’ şeklinde yazılan bu disiplin bugün çoğu üniversitede var. Ayrıca ‘farmakoloji’ dalının da önemli bir uzantısı. Biyokimya, histoloji (doku bilimi) gibi alt disiplinlerin çoğu yine bu grupla ilişkili. Bu alan devletin sorumluluğu altında temel bir yapılanma olduğu kadar; aynı zamanda günümüz özel sektörünün hızla gelişen uzmanlık sahalarından biri olabilir.
Batı ülkelerinde yeniden yapılanan ‘Küresel Toksikoloji Test Hizmetleri Pazarı’nın önümüzde 10-15 yıl içinde olağanüstü büyüklüğe ulaşacağı söyleniyor. Çoğu özel sektöre ait kurumlar küçük ve orta boy işletmelerden oluşuyor, tyi tanınan çok büyükler de var. Yenilenen sektörün ciro değeri şimdiden 7 milyar doları aşmış durumda.
KİMYASAL MADDELER DE TEHLİKELİ
Batı ülkelerinde ‘toksikolog’ unvanını almış kişiler sadece devlete bağlı laboratuvarlar ve ilaç sanayisinde değil, özel olarak kurumsallaşmış hizmet sektöründe de önemli görevler üstleniyor. Dünyanın tanınmış gıda üreticileri ile gıda ithalatı ve ihracatıyla uğraşan kurumlar şimdi bu firmalardan hizmet alıyor, yapılanma giderek büyük bir sektör haline dönüşüyor.
Biz daha çok gıda güvenliğinden bahsedecek olsak da uygulamaların geniş bir sahası var. Hemen her şey ‘önce sağlık’ kavramındaki duyarlılığın sonucu. Gıda dışında kozmetik üretimi, temizlik mamulleri, giyim sanayisi, maden işletmeleri, tarımsal faaliyetler, denizel uğraşılar, içme suyunda kullanılan tank ve şişe imalatı, tekstil işletmeleri, cam, çimento tesisleri gibi sayısı 50’yi aşan sınai uğraşı alanı bu konuda hizmet alıyor.
Toksikoloji aslında genel bir tanım.
İşin alt uzmanlık dalları da var: Bunlar ‘Kimyasal Toksikoloji’, ‘Su Toksikolojisi’, ‘Eko Toksikoloji’, ‘Çevre Toksikolojisi, ‘Tıbbi Toksikoloji’, ‘Mesleksel Toksikoloji’ ve ‘Klinik Toksikoloji’ gibi sayıları 15’i geçen alt gruplar halinde.
Bir toksikolog zamanla belli konularda uzmanlaşıyor, insan dahil tüm canlı organizmaların üzerindeki zehirlenme etkilerinin giderilmesini sağlıyor. Gelişmelere buradan bakınca modern dünyada neredeyse her sektörün içinde birer ‘zehir bilimcisi’ bulunması gerekiyor.
Toksikoloji hizmetleri küresel pazarı tüm dünyada hızlı büyüyor. Başta gıda olmak üzere, ilaç, tarım, çevre, kimya gibi alanların vazgeçilmezi olan bu meslek bağımsız bir sektör olma yolunda. Örneğin Amerika’da ‘FDA’ olarak bilinen ‘Food and Drug Administration’a bile bilgi sağlayan bağımsız kuruluşlar var.
ithalatlarda resmi kontrollerin yanısıra özel laboratuvarlar devreye giriyor, daha detaylı araştırma raporları hazırlanıyor, ayrıntılı testler yapılıyor. Aynı yöntem bugün ihracat faaliyetleri için de geçerli. Böylece günümüzde müthiş bir hızla zehirlenen çevrenin olası zararlarından korunmak mümkün hale geliyor.
ÇAPRAZ KONTROLLER AKSAMALARI GİDEREBİLİR
Bu konuda bizde de görülebilen bazı hataların önlenmesi mümkün. Özellikle tarımsal ihracatta sık karşılaştığımız büyük döviz kayıplarına yol açan ürünlerin geri gönderilmesi ancak bu türden bağımsız hizmetlerin devreye girmesiyle giderilebilir.
İhraç edilen mallar çoğu zaman yetersiz analizler nedeniyle uluslararası ticarette sorun yaratabiliyor. Bunları önlemek ileri derecede uzmanlaşmış bağımsız kurumlar sayesinde mümkün olabilir. Aynı konu gözden kaçan ithal ürünler için de geçerli. Son yıllarda çocuk oyuncakları ve kırtasiye ürünlerini ilgilendiren sorunlar bu duruma tipik örnek.
Çare ne olmalı? Bizce ithal edilen hemen her şey bağımsız kurumlar tarafından da analiz edilmeli. Bu konuda özellikle gıda girişleri mercek altına alınarak çift taraflı denetim sağlanmalıdır.
Son günlerde yaşanan ‘şarbon’ vakaları da bunun gerekliliğini ortaya koyuyor. Testlerin ‘dermal toksikoloji’, ‘nöro-toksikoloji’ gibi daha alt segmentlerde de yapılması gerekiyor.
Bunu titizlikle gerçekleştirecek otorite ise resmî belgelerle sertifikalandırılmış ‘Gıda Güvenliği Test Flizmctleri Sektörü’ne ait bağımsız kuruluşlar olmalı.
Sektörde yer alan kurumlara büyük iş düşüyor. Bunlar endüstri tipi açısından, gıda başta olmak üzere tarım, biyoteknoloji, kozmetik, kimyasal vb. gibi sektörlere daha fazla odaklanıyor.
Günümüz batı dünyasında gelişmiş merkezler gıda, ilaç ve kozmetik sahasında faaliyet gösteriyor. Önemli bölümü sertifika sahibi işletmeler olmasına karşın, bazı girişimciler organize büyük kuruluşları örnek alarak bağımsız laboratuvarlar şeklinde yapılanıyorlar.
İşletmelerde çok sayıda toksikoloji uzmanı çalışıyor. Bu konuda ‘Transparency Market Research’ tarafından hazırlanan kapsamlı rapor 2018 ve 2026 arasındaki dönem için küresel toksikoloji test hizmetleri pazarını derinlemesine analiz etmiş durumda. Önemli projeksiyonlar var. Piyasaya genel bakış bölümü özellikle yeniden yapılanan ‘Toksikolojik Test Hizmetleri’ni irdeliyor.
SİSTEM YEMİNLİ SEKTÖR HALİNE GELEBİLİR
Gelelim önerilerimize: Duyarlı ürünlerde ‘çapraz kontrol’ önemli hale gelecek. Başta gıda üreticileri olmak üzere, tarım ve hayvancılık işletmeleri kendilerinin bağlı oldukları sivil toplum kuruşları önderliğinde ihtisaslaşmış test hizmetleri bölümlerini oluşturabilirler. Ülkemizde faaliyet gösteren uluslararası değerli kurumlanıl temsilcilikleri bulunsa da yeni kurulacaklar dahil tümünü yetkili kılmak burada önem taşıyor.
Böylece gıda ithalatlarıyla ilgili önemli sağlık sorunları saptanmış; kılı kırk yaran deneylerle birçok toksik maddeyle bulaşık ürünler ve katkı maddeleri yurda girmeden denetlenmiş olacaktır. Bugün barıda ‘Tüketici Güvenliği Test Merkezleri’nde yalnız toksikoloji uzmanları değil, tüketici güvenliğiyle ilgili birçok uzman birlikte çalışıyor.
Bizde önemli cirolar yapan süpermarket sektörü de bu tür organizasyonlara destek olmak zorundadır. Halk sağlığını korumak için ilgili her sektör kendi laboratuvarlarını kurmalı, bu gelişime katkı sunmalıdır. Özellikle ithal ürünler market depolarına girmeden analiz edilmeli ve çapraz kontroller
sağlanmalıdır. Kısacası toksikologlar ve diğer uzmanlar her şeyden önce toplumsal hizmet vermekle yükümlüdür. Onlardan çok daha detaylı hizmetler alınabilir.
Ve gelişen ekonomimiz için ufak gibi görünen önemli bir ayrıntı daha: Unutmayalım ki, yalnız mikroplar değil, kimyasal maddeler de hızla yaşamımıza giriyor. Önemli olan, sokaktaki vatandaşın dahi kendi arzusuyla ‘Tüketici Güvenliği Test Merkezleri’nc başvuruda bulunup ufak bir ücret karşılığı test yaptırma olanağına sahip olmasıdır.
NUR DEMIROK