Yeni Ekonomi Yaklaşımı
HAZİNE ve Maliye Bakam Berat Albayrak, Türkiye’yi bir üst lige taşıyacak Yeni Ekonomi Yaklaşımını açıkladı. Yeni Türkiye yolculuğunda güçlü ve emin adımlarla ilerlenmcsi için yeni bir süreci başlattıklarını belirten Albayrak, yeni ekonomi yaklaşımının adımlarını, kararlı, değişimi hedefleyen, güçlü refleks ve güçlü strateji, güçlü temeller olarak özetledi. Piyasa iletişiminin önemine işaret eden Albayrak, yeni ekonomi yaklaşımında, tüm piyasa paydaşlarıyla daha etkin iletişim ve güvenin sağlanacağını vurguladı. Albayrak, uzlaşmacı ve gerçekçi politikaları tercih ederek spekülasyonların ekonomiyi etkilemesinin önüne geçeceklerini kaydetti. Para politikalarının tam bağımsızlığının sağlanmasının diğer bir prensipleri olduğunun altını çizen Albayrak, Merkez Bankası’nın tam bağımsızlığının prensip olarak devam etmesi gerektiğini belirtti. Bütçe dengesinin sağlanması ve kalitesinin artırılmasının yeni ekonomi yaklaşımlarının temel prensiplerinden olduğuna işaret eden Albayrak, sadeleştirecekleri vergi sistemiyle ilgili mâliyede çok ciddi bir değişim süreci yaşanacağını, daha adil bir vergi sisteminin ortaya çıkacağını vurguladı. Sıkı para ve mali politika izleneceğini dile getiren Albayrak, 2018-2019’un ekonomik dengeleme dönemi olacağını kaydetti. Albayrak, yeni bir üst finan-sal regülasyon otoritesinin kurulmasını yeni yasama döneminde Meclis’e getireceklerini söyledi.
“GÜÇLÜ PRENSİPLER ÜZERİNE İNŞA ETTİK”
Bakan Albayrak, istikrarlı büyüme hedefine kilitlenen, daha adaletli bir paylaşım modeli öngören “Yeni Ekonomi Yaklaşımı’ın” Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlediği toplantısında açıkladı. Eylül ayında açıklayacakları Orta Vadeli Program’ın (OVP) yeni ismiyle birlikte bu yeni ekonomi yaklaşımının detaylarını ortaya koyacağını ifade eden Albayrak, daha güçlü şekilde üreten bir Türkiye hedeflediklerinin altını çizdi. Bugün ortaya çıkan küresel ve bölgesel tabloların tamamının ve ekonomideki mevcut tablonun Türkiye’nin makro göstergeleri dikkate alındığında makul, mantıkla açıklanacak bir süreç olmadığını vurgulayan Albayrak, “Belirlediğimiz yol haritasını güçlü prensipler üzerine inşa ettik” diye konuştu.
“Yeni Ekonomi Yaklaşımı” toplantısı öncesinde Hazine ve Maliye Bakanlığı yeni dönemin ekonomik hedeflerini de açıklamıştı. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Eylül ayında açıklanması beklenen OVP kapsamında 2019 büyümesi yüzde 3-4 bandında olacak. Enflasyonun en kısa sürede tek haneye inmesi için güçlü bir politika birleşimi ve tedbir seti OVP’de planlanacak. Cari açık yüzde 4 civarında dengelenecek. Bütçe açığı yüzde 1.5 ile sınırlandırılacak. Özellikle altyapı yatırımlarında yurtdışı finansman ve yabancı yatırımcı şartı ile ilerlenecek. Kamudaki tasarruf ve dengeli ekonomik yapı ile hazine borç çevirme oranları yüzde 100’lerin altına indirilecek. 2018 yılının geri kalan bölümünde ise bir süredir üzerinde çalışılan 35 milyar TL tasarruf ve gelir artırıcı önlem ile faiz dışı fazlanın artı 5 milyar TL’ye yükselmesi, yılın bundan sonraki aylarında kredi roll över oranının yüzde 100 olması, bütçe açığının ise yılbaşında açıklanan program ile paralel olarak yüzde 2’nin altında olması hedefleniyor.
EKONOMİK DENGELENME DÖNEMİ
Yeni dönemde çok daha sıkı para politikası ve mali politika ortaya koyacaklarını belirten Albayrak, yapısal reformlar konusunda yoğun bir çalışma yürüttüklerini, mevzuatla ilgili sürecin yeni yasama döneminde hızlı bir şekilde hayata geçirileceğini kaydetti. Önümüzdeki 1.5 yılda ekonomide dengeleme diye ifade edilen birinci fazın ortaya koyulacağını dile getiren Albayrak, bu alandaki adımların atılmasıyla 2018-2019’da Türkiye’nin birinci fazı bitirip sürdürülebilir, istikrarlı ve sağlıklı büyüme denilen ikinci faza geçeceğini aktardı. Albayrak, “Bu süreci 2020 ve 2021 yıllarında ortaya koyulan bu dönüşümlerle birlikte üçüncü faz dediğimiz daha adaletli paylaşım fazına geçeceğiz. Tüm bu süreçlerin gerçek manası ile başarıya ulaşması, sağlam, kalıcı ve sürdürülebilir bir ekonomi yaklaşımı olarak kurgulamak istediğimiz +1 dediğimiz nitelikli insan gücü ve güçlü topluma dönüşüm politikalarımızla taçlandıracağız. Birinci adım, ikinci, adım, üçüncü adım ve sonunda nitelikli insan gücü ve güçlü toplum fazına ulaşacağız” dedi.
TRUMP’TAN EK VERGİ AÇIKLAMASI
Bakan Albayrak’ın Yeni Ekonomi Yaklaşımı’m açıkladığı dakikalarda ABD Başkanı Donald Trump ise çelik ve alüminyumda Türkiye’ye ilave gümrük vergisi kararına ilişkin açıklamalarda bulundu. Trump Tvvitter hesabından yaptığı paylaşımda TL’nin ABD Doları karşısında hızla düştüğünü belirterek, Türkiye’den gelen çelik ve alüminyum üzerindeki gümrük vergilerinin ikiye katlanmasına onay verdiğini duyurdu. Trump, “Alüminyumda bu oran artık yüzde 20, çelikte de yüzde 50 olacak” dedi.
“DOLAR BİZİM YOLUMUZU KESEMEZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dövizde yaşanan hareketlilik ile ilgili olarak “Bize karşı ekonomik savaş ilan edenlere benim milletimin cevabı olacaktır” ifadelerini kullandı. “Dolar molar bizim yollarımızı kesmez, hiç endişe etmeyin” diyen Erdoğan, Bayburt ziyaretinde yaptığı açıklamada vatandaşa yastık altın da bulunan dolar, euro ve altınları çıkarma çağrısını yineledi. Tüm olumsuz ihtimallere karşı hazırlık yapıldığını belirten Erdoğan, “Türkiye’nin ne makroekonomik verilerinde, ne üretim gücünde, ne istihdam düzeyinde ne bankacılık sisteminde en küçük bir sıkıntı olmadığı halde suni finansal istikrarsızlık dalgalarına maruz kalıyoruz. Çok basit birtakım görüş ayrılıkları üzerine bina edilen bu saldırıların sebeplerinin çok başka olduğu açıkça ortadadır. Bu tarz yaklaşımlar sergileyen ülkelerle aramızdaki ilişkiler telafisi mümkün olmayacak zararlar görme noktasına gelmiştir” diye konuştu.
Faiz lobilerine de seslenen Erdoğan, “Boşuna heveslenmeyin. Bu milletin sırtından kazanamayacaksınız. Bu milleti çöker-temeyeceksiniz” ifadelerini kullandı.
KURLARA KARŞI İLK ADIM TİM’DEN
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, döviz kurlarının yükseldiği bu dönemde ihracatçının yanında olmak adına TİM ve birliklerin elindeki tüm fonları Eximbank’a kullandırmaya hazır olduklarını açıkladı. Gülle, dövizdeki spekülatif hareketlerin ihracatçıları olumsuz etkilememesi adına, TİM ve ihracatçı birliklerinin elindeki kaynaklarını harekete geçirme kararı aldıklarını söyledi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan TİM Başkanı İsmail Gülle, TİM ve bünyesindeki 61 ihracatçı birliğinin yükselen dolara karşı harekete geçtiğini söyledi. Türkiye’nin önemli bir süreçten geçtiğini hatırlatan Gülle, döviz kurlarındaki ani yükselişlerin piyasa şartları gereği olmadığım, altında başka nedenler bulunduğuna inandıklarını açıkladı.
CARİ AÇIK HAZİRAN’DA GERİLEDİ
Geçen hafta önemli ekonomik veriler de açıklandı. 2018 Haziran’da gerileyen cari açık, son 10 ayın en düşük seviyesinde gerçekleşti. TCMB’nin ödemeler dengesi verilerine göre cari işlemler açığı Haziran’da geçen yılın aynı ayma göre 818 milyon dolar azalarak 2.97 milyar dolarla beklentilerin altında gerçekleşti. On iki aylık cari işlemler açığı ise 57.39 milyar dolara geriledi. Yıllıklandırılmış cari işlemler açığı dokuz aydır artış trendini sürdürüyordu. Mayıs’ta on iki aylık cari açık 58.2 milyar dolar düzeyine yükselmişti. 2018 altı aylık cari işlemler açığı ise geçen yılın aynı dönemine göre 9 milyar 949 milyon dolar artışla 31 milyar 247 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti.
Haziran’da cari açığın gerilemesinde ödemeler dengesi tablosundaki dış ticaret açığının 228 milyon dolar azalarak 4.39 milyar dolara, birincil gelir dengesi açığının 125 milyon dolar azalarak 1 milyar 8 milyon dolara gerilemesi etkili oldu.
TURİZM GELİRİ 1.9 MİLYAR DOLAR
Hizmetler dengesinden kaynaklanan net girişler, geçen yılın aynı ayma göre 712 milyon dolar artarak 2.39 milyar dolar oldu. Turizm gelirleri destekleyici olmayı sürdürdü. Turizm kaleminden kaynaklanan net gelirler Haziran’da 490 milyon dolar artarak 1.88 milyar dolara yükseldi. Haziran’da birincil gelir dengesi kalemi altında yatırım geliri kaleminden kaynaklanan net çıkışlar, geçen yılın aynı ayına göre 119 milyon dolar azalarak 951 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti, Geçen yıl Haziran’da 285 milyon dolar net giriş gösteren ikincil gelir dengesi kalemi, bu yılın aynı ayında da 38 milyon dolar net giriş kaydetti.
Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler, 951 milyon dolar oldu. Portföy yatırımları 883 milyon dolar tutarında net çıkış kaydetti. Diğer yatırımlarda 4.53 milyar dolar tutarında net çıkış yaşandı. Net hata noksan kaleminde Haziran’da 455 milyon dolarlık kaynağı belirsiz para girişi yaşanırken, altı aylık dönemde bu giriş 8.3 milyar dolara ulaştı. Haziran’da resmi rezervlerde 6 milyar 988 milyon dolar rezerv azalışı gözlendi.
“BÜTÜNCÜL DIŞ TİCARET POLİTİKASI”
Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Ferman, turizm kalemindeki iyileşme çerçevesinde cari açıktaki tablonun olumluya döndüğünü vurgulayarak, yeni açıklanan ekonomik modelin temel parametrelerinden birinin daha düşük büyüme olması nedeniyle bunun beklenen bir gelişme olduğunu söyledi. Türkiye’nin ”büyüme mi cari denge mi” formülüne mahkum edilmemesi gerektiğini belirten Ferman, dış satımda katma değeri yüksek ve ileri teknoloji ürünü kompozisyonun toplam içinde ağırlık kazanması ve ön plana geçmesi gerektiğini ifade etti. Ferman, “Eğer bu gerçekleştirilirse cari açıkta iyileşme orta ve uzun vadede sağlanabilir. Şu anki iyileşme daha ziyade TL’nin şiddetli değer kaybına bağlı olarak ortaya çıkıyor. Sürdürülebilirlik vasfı düşük. Bunun da yapısal bir sağlamlığa dönüştürülmesi lazım” dedi.
EN ÇOK EURO KAZANDIRDI
TÜİK geçen hafta “finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını açıkladı. TÜİK verilerine göre Temmuz’da en yüksek aylık reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 1.07, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 2.30 oranlarıyla euro’da gerçekleşti.
Temmuz’da yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı devlet iç borçlanma senetleri oldu. Üç ve altı aylık değerlendirmede dolar yatırımcısına en yüksek reel getiriyi sağlarken, yıllık değerlendirme en çok euro kazandırdı. Üç, altı aylık ve yıllık değerlendirmelerde en çok kaybettiren yatırım aracı ise BIST-100 Endeksi olarak kaydedildi.
“KUYRUĞUMUZLA OYNAMAYALIM”
Normal makro değerlerle, hatta sosyoekonomik ve siyasi gelişmelerle ilişkilendirilemeyecek bir volatilite içinde olunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ferman, spekülasyonun yerini manipülasyona bıraktığı, spekülasyonla manipülasyon arasındaki ince hattın hoyratça ihlal edildiği bir dönemin yaşandığını ifade etti. Son dönemde manipülatif davranışların ön plana çıktığının altım çizen Ferman, “Tombul parmak” benzeri alogoritma yaklaşımlarının ortaya çıktığını kaydetti. Böylesi oynaklığın olduğu ortamlarda “itidal” tavsiye edildiğini dile getiren Ferman, “Yabancı paralara yapılan yatırım mıdır yoksa paranın değerini koruma refleksi midir? Onu iyi değerlendirmek gerekir. Geçiş itibarıyla dolar ve euro’ya yatırım yapmak; Avrupa ve ABD’nin geleceğine yatırım demektir. Bunlar sürdürülebilir ve uzun solukla açıklanan politikalar değildir. Fakat iş dünyasının yatırımlarda dolar cinsi borçlanmasının bulunması da böyle bir yapıya zorunlu bırakıyor. Türkiye’nin istikbale bakması lazım. Kuyruğumuzla oynayarak vakit geçirmeye-lim“ diye konuştu.
İTHALAT BİRİM DEĞERİ YÜZDE 6.9 ARTTI
TÜİK geçen hafta Haziran ayma ilişkin dış ticaret endekslerini de açıkladı. Buna göre Haziran’da ihracat birim değeri endeksleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3.8 artarak 97.1 olurken, ihracat miktar endeksleri yüzde 5 azalışla 140.6 değerini aldı. Haziran’da ithalat birim değer endeksi yüzde 6.9 artışla 93.3 değerine ulaşırken, ithalat miktar endeksi yüzde 10 azalışla 127.9 düzeyinde gerçekleşti.
İhracat birim değer endeksi 2018 ikinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.6 artarken, ihracat miktar endeksi yüzde 1.6 azaldı. İthalat birim değer endeksi 2018 yılı ikinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 7.4 artarken, ithalat miktar endeksi yüzde 1.7 azalış gösterdi.
Dış ticaret değer endekslerinin ihracatın ithalatın karşılama oranıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Ferman, “İhracatın ithalatı karşılama oranında yüzde 70 asgari düzeyini ancak tutturduk. Bunun daha yukarılara çekilmesi lazım. Türkiye’nin ihracatı, ithalata oranla daha yüksek koşu tutturma-lı. İthalat değer endeksinin artması, Türkiye’nin ihracat kompozisyonunda yapılması gereken iyileştirmeler olduğunu gösteriyor. Elbette yeni pazarlara yöneleceğiz ama daha yüksek hızla büyüyen, kar marjına daha müsait ve uzun soluklu pazarlara doğru gitmemiz lazım. Aksi takdirde özellikle düşük değerli TL ve ikame edilebilir ihracat ürünleriyle devam edersek, değer endekslerinde de diğer kompozit rakamlarda istenilen gelişmeyi sağlayamayız” ifadelerini kullandı.