Yeni Nesil Koruyucu Temizlik Ürünleri Çok Revaşta
Nitelikli Temizlik Ürünleri Öne Çıkıyor
BİZDE ve tüm dünyada temizlik malzemesi deyince klasik ürün grupları akla geliyor, özellikle son salgından sonra yeniden popüler olan takviyeli ürünler ve buluşsal formüllerle öne çıkan çeşitler hemen dikkat çekiyor. Sabunlar, deterjanlar, şampuanlar, temizlik solüsyonları hatta bazı kir-pas gidericiler insan yaşamında önemini korurken, yan etkileri azaltılmış organik temelli olanlar son zamanlarda daha sık sahneye çıkıyor. Sabun kategorisinde dikkat çeken yeni nesil ürün çeşitlenmeleri bunun ilk örneklerinden. Genel temizlik sabunları yanında, bizde ‘tuvalet sabunu’ olarak da adlandırılan kategori yenilenmiş alt katmanlarıyla ürün çeşitlenmesine değişik bir soluk getiriyor.
Önce son dönem üretim reçetelerinin günümüzdeki yansımalarına bir bakalım: Kaynağı ve kullanım sahası ne olursa olsun şimdi şu kriterlere önem veriliyor: Temizlik ürünlerinin tümü öncelikle virüsler dahil, geniş antimikrobiyal aktiviteye; yani tüm mikroplara karşı olacak: Bunlar ‘hypoallergenic’ (alerji eşiği çok düşük) şekilde üretilecek, antifungal etkili (mantar enfeksiyonlarını önleyen) nitelikler taşıyacak, bebekler dahil tüm yaş gruplarında yararlı nitelikler gösterecek, tahriş ve zehirlenmeler başta olmak üzere başka sorunlara yol açmayacak. Dahası; tüm bunların kimyasal profili düşük, doğal içerikleri ise olabildiğince zengin olacak.
YENİ NESİL ÜRÜNLER
Peki, tüm yeni özelliklere sahip ürünler dünya genelinde var mı? Evet var ve yeni dalga temizlik anlayışı bunu gerekli kılıyor. Ünlü markalar bu konuda önemli yatırımlar yapıyor, formüllerini daha da pekiştirip geliştiriyorlar. Ürünler sıvı, katı ya da kalıp şeklinde olabileceği gibi, pudra, efervesan toz şeklinde de pazara sürülüyor. Hatta tekstil elyafına benzer lif şeklinde sunulan türler bile var. En çok aranan temel özellikleri bunların ‘multifunctional’ (çok işlevli) olmaları.
Bu açıdan bakınca cilt, vücut ve yüz temizleyicilerde aranan özellikler adeta hızlanmış bir evrim geçiriyor; tümü giderek yüksek düzeyde kozmetik karakter kazanıyor, hijyen özelliği yanında dermal yenilenme fonksiyonlarıyla insan cildini olabildiğince gençleştiriyor. Yeni nesil ürünlerde temel koşul, formül bileşenlerinin önemli bir bölümünün doğal ve ‘hypoallergenic’ (alerji eşiği düşük) olması.
Sabunlardan örnek verelim: Sabunların yeni versiyonları her zaman olduğu gibi yine katı ve sıvı türde tüketime sunuluyor. Pudra kadar ince granüllü olanlardan tutunuz, efervesan karakterde olanlar da var. Asıl değişim klasik formüllerin evrim geçiriyor olması. Akne, sivilce ve egzama başta olmak üzere bazı belirtilerin bitkisel katkılarla giderilmesi ve cildin yeniden gençleştirilmesi hedefleniyor. Bu grup kendi içinde ‘köpüren’ ya da ‘köpürmeyen’ çeşitler olarak ikiye ayrılıyor. Köpürmeyenler çeşitli ilginç formlarda olmalarına rağmen cildi besleyici katkıları daha fazla.
SENTETİKLERE GEREK YOK
Sülfat içermeyen, lavanta ve biberiye katkılı olanlar epey ilgi görüyor. ‘Hypoallergenic’ olmaları ise yine ön koşul. Günümüzde bunların tümünün zararlı fosfatlar, tuzlar, kimyasallar, renklendirici boyalar ve yapay katkı maddeleri gibi hiçbir inert bileşen içermediğini unutmamak gerekiyor. Yeni araştırmalar bu tür sabunların tüm virüs türlerine etkili olduğunu gösteriyor. Bebeklere özgü olan çeşitlerde sentetik katkı maddeleri bulunmadığı gibi, kullanılan ‘yağ bazları’ da belli standartlara göre dikkatlice hazırlanıyor.
Aloevera, limon ve nane esansiyel yağları tüm sabunlarda neredeyse standart hale gelmiş durumda. Bunlar özellikle organik hammaddelerden üretiliyor. Tıpkı kalıp sabunlar gibi katı hale getirilmiş şampuanların ise gelecek dönemlerde daha fazla dikkat çekeceği düşünülüyor. Bunların toz şekline dönüştürülmüş kuru formda olanları da var. Alerjik bünyeli tüketiciler için başka alternatifler ise unutulmamış; bunlar çoğunlukla sıvı sabun formunda, oldukça güçlü etkilere sahipler. Kimyasal formüllerinde kullanılan bileşenlerin başlıcaları ‘sodyum kokoat’ denilen bir madde, ‘mineral yağlar’, ‘sıvılaştırılmış balmumu özütü’, ‘shea butter’ (tropik bölgelerde yaygın olarak yetişen bir ağacın meyve özütü) ve çeşitli nitelikte konsantre özütleri. Sürekli kaşıntı hissinden ve diğer farklı cilt sorunlarından yakınanlar için bu bileşimler hiç olmadığı kadar mükemmel bir seçenek sunuyor.
TEMİZLİK KADAR BAKIM DA ÖNEMLİ
Yeni nesil şampuanların çoğu zaman ‘saponification’ (sabunlaşma ya da sabun gibi köpürme) özelliği kadar, yumuşatıcı, parlatıcı nitelikler taşıması bekleniyor. Bugün saç dökülmelerinin nedeni kalıtımdan çok, bakteri ve fungal (mantar) enfeksiyonlarına bağlı, önemli olan bir başka ayrıntıyı ise atlamamamız şart; gerek sabunlar, gerekse şampuanlar dahil, Covid-19 için her türden temizlik maddesinin yoğun sabunlaşma işlevi görmesi ya da en az yüzde 60 etil alkol içermesi gerekiyor. En önemli koşul ‘sabunlaşma işlevi ’nin yarattığı köpük yoğunluğunun cildi tahriş etmemesi.
Sabunlaşmanın yarattığı bol köpük üretimi bugünkü salgın nedeniyle bulaşıkların makinelerde değil, tercihan elde yıkanmasını da gündeme taşımış durumda; çünkü sabunlaşma ve yoğun köpük üretimi virüsler başta olmak üzere, tüm mikrobik ve fungal unsurları anında yok ediyor, îşte bu gerçeği dikkate alan kimi makine üreticileri şimdi daha spesifik gereçleri pazara sürmeye hazırlanıyor.
Konu inovasyonlara açık; bazı girişimciler mutfak lavabosuna sığacak şekilde basit ama işlevsel bir aletin tasarım yarışındalar. Bu aletin özelliği içine konacak tabak, çatal kaşık ve bardak gibi nesneleri kısa süre içinde musluğa bağlanacak bir aparatla elde yıkanmış gibi temizlemesi ve durulaması.
Gelişmeler temizlik malzemelerinde yeni bir sınıflandırmayı da gündeme getirmiş durumda. Yukarıda birkaç örneğini verdiğimiz gelişmelerin çeşitlendirilmesi konusundaki yoğunluk sıralaması şöyle: En başta vücut, cilt ve yüz temizleme ürünleri var. Bunu yeni nesil şampuanlar izliyor. Mutfak, banyo ve ev temizlik ürünleri 3. sırada olup, çeşit yoğunluğu gösteriyor. Alternatif çamaşır temizleyicileri ve el hijyeni ürünleri ise 4. ila 5. sıraları paylaşıyor.
El temizleme ürünlerinde ışınsal tekniklerle virüslerin yok edilmesi için yapılan alternatif çalışmalar ise son zamanlarda epey dikkat çekiyor.
NUR DEMIROK