Yeni Senaryoda ETF Seçenekleri
Her ne kadar küresel piyasalarda risk senaryoları alıp başını gitse bile yine de bahar iyimserliğinin devam ettiği söylenebilir. Malum, Ukrayna’daki gelişmeler ve Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi sonrasında jeopolitik risk son haftalarda ön planda olsa da piyasalarda düşük volatilite ve iyimserlik havası hakimdi. Öyle ki ABD borsasmda S&P 500 endeksi gün içi (21 Mart 2014) yeni rekor seviyeye ulaştı ve fiyatlandırmada pozitif yöne eğildi.
Piyasaların ilgiyle beklediği ve kürsel varlık fiyatlarını direkt etkileyici karar ay sonuna doğru Fed’den geldi. Piyasa Fed’in likitide ve faiz politikasının ne olacağına kilitlenmişti. Bayan Yellen’in Fed‘in yeni başkanı seçilmesiyle piyasa beklentisi, düşük faiz politikasının ve yüksek likitide arzının uzun zaman daha devam edeceği ve piyasaları desteklediği yönündeydi. Fed’in mart ayı toplantısında açıklanan sürpriz karararlar bu iyimser beklentiyi yanılttı diyebiliriz. Yellen açıklamalarında tahvil alımlarmm Ekim 2014’te sonlandırılacağmı ve bu tarihten sonraki altı ay içinde Fed gösterge faiz artışlarının başlayabileceğini açıkladı.
Piyasada beklenti aslında Fed tahvil alımlarmm Aralık 2014 toplantısı sonrasında sıfırlanacağı ve dolayısıyla tahvil alımlarmm daha uzun süre piyasaya destek olacağı yönündeydi. Fed’in asıl önemli mesajı ise faiz artırımı ile ilgiliydi. Piyasalar en erken 2015 yılının sonlarına doğru Fed’den faiz artışı beklerken Yellen’m basın toplantısında faiz artırımı için 2015 ortalarını işaret eden açıklaması asıl sürpriz oldu. Fed başkanlığı görevine gelmesiyle birlikte Yellen‘m güvercin kişiliğine (dovish) piyasa güvenmişti. Böyle şahin tavırlar (hawkish) aslında hiç beklenmemişti. Geçen yıl Mayıs ayındaki Bernanke’nin ‘tapering’ çıkışı piyasalara yüksek volatilite ve çoğu varlık türlerinde kayıp getirmişti. Yellen’m yeni açıklamalarına bakınca gelişmiş küresel borsalarda şimdilik pek bir etki yaratmadım gördük: Piyasa daha çok gelişmekte olan ülkelerin borsalarını ve kurlarını etkiledi. Hala Türkiye, Brezilya gibi dış finansmana yüksek seviyede ihtiyaci olan gelişmekte olan ülkelerde yüksek dalgalanma ve negatif etkinin devam etmesi bekleniyor.
Küresel anlamda merkez bankalarının para politikalarına baktığımda hala çoğu gelişmiş ülkenin geniş parasal arz ve düşük faizle yola devam ettiğini söyleyebilirim. Fed’in yanı sıra halen Japonya’da, İngiltere’de veya Avrupa Merkez Bankası’nda gevşek para politikası devam ediyor ve bu tutum piyasaları destekliyor. Bu yönden bakıldığında tüm jeopolitik ve para politikalarındaki risklere karşın piyasalardaki iyimser havanın devam etmesi pek sürpriz olarak görünmüyor. Bu genel çerçeveden sonra artık Türk yatırımcıların da yakından ilgilenmeye başladığı ETF dünyasına bir göz atmak ve önümüzdeki dönemde hangi ETF’lere yatırım yapılabileceğini değerlendirmek istiyorum.
Faiz Artışına Karşı Önlem Alın
Küresel merkez bankalarının önümüzdeki aylarda para politikası değişimine gidip likitide arzını yavaş yavaş normal seviyeye düşürüp gösterge faizlerim yükseltmesi öncelikle faiz stratejilerini ve bono alokasyonunu direk etkileyecek. Merkez bankalarının yardımıyla suni düşük seviyede tutulan kısa ve orta vadeli faiz oranlan bu parasal politik değişimle yakın zamanda yükseleceğinin en önemli göstergesi. Yatırımcılar için özellikle uzun vadeli bonolar bu senaryoda yüksek risk taşıyan varlıklar olarak öne çıkıyor. Geçen yıldan itibaren ABD faiz oranlarının yükselişine bakıldığında bu risk net olarak görülüyor.
‘tapering’ açıklamalarıyla birlikte kısa, orta ve uzun vadeli faizlerin yükselişe geçtiğini görüyoruz. Yellen’ın faiz yükseltme açıklamaları bu yükselişin devam edeceğine işaret ediyor. Yatırımcılar bono yatırımlarındaki yüksek durasyon riskini azaltma stratejisini tercih ederlerse portföylerini faiz yükselişinden koruyabilir. Bu tarz bir stratejiyi uygulamak için en uygun seçeneklerden biri olarak iShares Euro Corporate Bond Interest Rate Hedged ETF (DE000A1J7CL2) borsa endeks fonunu gösterebilirim. Bu ETF Avrupa şirket tahvillerine endeks bazında yatırım yapıyor ve böylece yatırımcısına geniş, etkin ve uygun yıllık komisyon ile bir şirket tahvil portföyü sunuyor. Asıl özelliği sürekli olarak şirket tahvillerinin durasyon riskini Alman bono futures’lar kullanarak hedge etmesi ve böylece ETF’in tahvil durasyonunu sıfıra yakın tutması. ETF’in performans grafiğinde gördüğümüz gibi son bir yılda yükselen faiz trendine karşı yatırımcılarına (euro bazında) pozitif getiri sağlamış durumda.
Gelişmiş Ülke Borsalarmdan Kar Edin
Küresel gelişmiş borsalarm yukarı trendinden faydalanmak isteyen yatırımcı için yeni geliştirilmiş bir endeks konseptiyle Lyxor tarafından sunulan “LYXOR ETF MSCI World Risk Weighted ETF (ISIN LU0776636812) yatırım için düşünülebilir. Lyxor ETF yatırımcılara uluslararası hisse senetlerine kolayca erişim sunuyor.
Bu ETF’deki portföy riskleri MSCI World standart endeksine göre hisse senedi bazında değişik ağırlık ve dağıtım uygulanarak, daha cazip bir risk – getiri profili hedefliyor. Ayrıca hisse ağırlıklarım standart MSCI World endeksindeki ağırlığına göre değiştirerek, MSCI World’e dahil şirketlere yatırım imkanı sunuyor. Stratejiyi biraz açmak gerekirse, Equal – Risk (eşit risk) endeks konseptiyle tüm hisselere risk potansiyeline göre eşit yatırım yapılırken, yüksek volatilite gösteren hisselerin ağırlığım düşürerek, düşük volatilite gösteren hisselere daha yüksek ağırlık verildiğini söyleyebilirim.
Böylece standart MSCI World endeksine nazaran daha defansif yatırım aracı olarak çalışma imkanı buluyor. Üstelik bu ETF’in performansının da iyi olduğunu görüyoruz. Son yıllarda küresel piyasaların pozitif trendini takip eden World Risk Weighted ETF’i, 2012’de lanse edildikten sonra standart MSCI World endeksine göre outperformance (kıstasına göre daha iyi getiri sağlamak) gösterdi.
Gelişen Ülke Piyasalarında Öncü Pazarlara Bakın
Bir diğer ETF yatırım seçeneği gelişmekte olan ülkeler ile ilgili. Geçen yılın mayıs ayından itibaren özellikle Bernanke’nin parasal genişlemenin sonlanacağına yönelik açıklamaları, öncelikle dış finansman sorunu bulunan gelişmekte olan ülkeleri sert bir biçimde negatif etkiledi. Öyle ki Brezilya, Güney Afrika veya Türkiye gibi ön planda bulunan büyük gelişen ülke pazarlarından (EM) hızlı bir şekilde sıcak para çıkışı oldu. Borsa etkisiyle birlikte bu ülkelerin para birimleri de büyük değer kaybına uğradı. Sıkça duyduğumuz ‘kırılgan beşli’ ifadesi zayıf dış dengesine ve yüksek refınansman ih-tiyaci olan ülkeler için kullanılıyor. Gelişmekte olan ülkeler için son 12 ay zor bir zaman aşımı olsada, şu ana kadar arka planda kalan Frontier Markets (öncü piyasalar / riskli yatırım) yatırımcılar için cazip bir seçenek olabilir. 2013 yılının başından itibaren kıyasladığımızda MSCI Emerging Markets ve MSCI Frontier Markets’in performans ayrımı açıkça görülüyor.
Peki yatırımcı nasıl Frontier Markets’lerden yararlanabilir? Cazip bir yatırım seçeneği olarak RBS’ten MSCI Frontier Markets Index ETF (LU0667622202) göze çarpıyor. Bu ETF ile birlikte yatırımcılar geniş çaplı olarak Slo-venya, Vietnam, Suudi Arabistan gibi ülkelerede yatırım fırsatı buluyor. MSCI Frontier Markets dahilindeki ülkeler aşağıdaki tablodan görünüyor:
Piyasalar hala küresel merkez bankalarının politikalarından bire bir etkilenmiyor. Yatırımıcılar bu yüzden özellike risk yönetimini gözden çıkarmayarak yatırım stratejilerini belirlemek zorunda. Yüksek volatilite ve günlük borsa oynaklığından etkilenmeyerek orta ve uzun vade stratejilerini esnek olarak yönetmeleri gerekecek. Piyasa şartları aktörler için daha belli bir süre zor kalacak gibi görünüyor.
GÖKHAN KULA