Yeniden Warren Buffett-Robert Hagstrom Stratejisi
OYNAKLIK ve stresin artış gösterdiği dönemlerde yatırım kararı verebilmek hiç kolay olmuyor. Özellikle de belirsizlik kaynaklı kâr satışı /düzeltme görülme riskinin ağır basmaya başladığı dönemlerde kısa vadede getiri-sağlamaktansa, mevcut durumu koruyabilmek daha önemli olabiliyor.
.Hisse senedi yatırımı açısından bakıldığında, böyle dönemlerde kısa vadeli beklentilerle hareket etmektense daha orta-uzun vadeli bir perspektifle, “sağlam” olarak nitelenebilecek hisselere yönelmek daha sağlıklı olmaktadır.
Mevcut koşullarda izlenebilecek stratejiler açısından farklı bir bakış açısı sunabilmek adına bu hafta, ilk olarak Kasım 2017’de tanıttığımız, Buffett-Hagstrom yaklaşımını güncel verilerle yeniden ele alacağız. “Buffett -Hagstrom Stratejisi”, dünyanın belki de en ünlü yatırımcısı olan Warren Buffet’ın hisse yatırımındaki yaklaşımlarından ilham alarak yatırım stratejisti Robert Hagstrom tarafından geliştirilen bir yaklaşım. Bu yaklaşımın pratikteki karşılıklarına bakmadan önce, stratejinin arkasındaki teoriye ilişkin hatırlatmalarla başlayalım…
BUFFET’IN YAKLAŞIMI
Hagstrom’a göre Warrcn Buffett’ın yatırım metodolojisi 1930’lu yılların önemli yatırım figürlerinden olan Benjamin Graham ve Philip Fisher’m hibrid bir karışımı niteliğinde. Aslında, Buffett kendisini “Ben yüzde 15 Fisher ve yüzde 85 Benjamin Graham’ım” şeklinde tanımlıyor. Hagstrom, Warren Buffet’ın Graham’den emniyet (güvenlik) marjı yaklaşımını -fiyatı, net işletme sermayesinin altına gelen şirketlere yatırım yapma yaklaşımı – öğrendiğini; Fisher’dan ise yönetimin şirket değeri üzerindeki etkisi, portföyü aşırı çeşitlendirmenin riski azaltmaktan ziyade riski artırabileceğini (yumurtalar yakında takip edilemeyecek kadar fazla ve farklı sepetlere dağıtıldığı takdirde) öğrendiğini söylemekte.
Hagstrom, Buffet’ın yaklaşımını dört temel prensibe indirgeyerek özetlemekte:
1) Hisseyi bir ortak olacağın bir iş olarak analiz et: Akıllı bir yatırım için hisse al-satçısı olmak yerine şirket sahibi önceliklerine sahip olmak gerekli (kısa vadeli değil uzun vadeli değere odaklanma). Buna göre, bir yatırımcı yalnıza elinde yeterli sermaye olması durumunda şirketin tamamını ya da büyük kısmını satın almak isteyeceği şirketlerin hisselerini almalı (operasyonel anlaşılabilir olan, uzun vadeli fırsatlar barındıran, yetkin ve dürüst yöneticilere sahip olan ve fiyatı cazip seviyede olan).
2) Her satın almada bir emniyet/güvenlik marjını düşün: Fiyatı çok ucuz/kelepir gibi görünen şirketler aslında çok da ucuz olmayabilir. Bu fiyat gerilemesine neden olan zorlukların biri çözüldüğünde ortaya başka bir sorun çıkabilir. Bunun yerine büyük ölçekli ve başarılı iş modelleri olan şirketler, artan içsel değerleriyle birlikte, daha güvenli ve cazip tercihler olabilir.
3) Odaklanmış bir portföy yönet: Buffett, uzun vadede ortalamanın üzerinde getiri elde edebileceğine inandığı ve yalnızca birkaç farklı hisseden oluşan bir portföye oluşturup; kısa vadeli piyasa dalgalanmalarından etkilenmeden çok uzun zaman sabır ve metanetle bu hisseleri taşımayı tercih etmekte.
4) Spekülatif ve duygusal aşırılıklardan kendini koru: Buffett, borsanın varlık sebebinin özünde hisselerin basitçe alınıp satılabilmesi olduğunu düşünmektedir.
Buffett’a göre, piyasadaki gelecek fiyatları tahmin etme çabasına giren tüm yatırımcıların sorunlarla karşılaşması kaçınılmazdır. Bu nedenle, Buffett piyasadaki fiyatlara düzenli olarak göz atmanın yalnızca iyi bir şirketin hisselerini çok cazip fiyatlardan satan akılsızların olup olmadığını kontrol etmeye yaradığını düşünmektedir.
NİCELİKTEN ÇOK NİTELİK
Buffett- Hagstrom yaklaşımında temel olarak;
■ Piyasa değeri olarak belirli bir seviyenin üzerinde olan,
■ Faaliyet gösterdiği alanda önemli role sahip olan,
■ Faaliyetlerinden istikrarlı bir şekilde kâr eden,
■ Kaynaklarını verimli bir şekilde kullanabilen,
■ Görece yüksek kârlılığa ve muhafazakâr olarak nitelenebilecek bir borçluluğa sahip olan,
■ İçsel değerler göz önüne alındığında görece daha cazip durumda olan, hisselerin belirlenebilmesi amaçlanıyor. Burada yer alan ifadeler nicelikten ziyade ağırlıklı olarak niteliğe atıfta bulunmaktadır. Hisselerin filtrelenebilmesi için bu ifadeleri yaklaşık olarak niceliksel karşılıklara, yani rakamlarla ifade edilebilir hâle dökmemiz gerekiyor.
BORSA İSTANBUL UYARLAMASI
Bu amaçla, “Buffett – Hagstrom Filtresi”nde kullanılan kurallara bağlı kalacak ve bunları Borsa İstanbul’da yer alan şirketlerin genel dinamiklerine de uyacak şekilde aşağıda kriterleri oluşturduk:
■ Piyasa Değeri 1 milyar TL’den, halka açıklık oranı yüzde 15’ten büyük olsun.
■ Hem son finansal sonuçlarında hem de önceki 5 yılın tamamında faaliyet zararı yazmamış olsun.
■ Hem yıllıklandırılmış veriler üzerinden en son açıklanan finansal sonuçlarında hem de son 2 yılda yüzde 15’in üzerinde özvarlık kârlılığına sahip olsun.
■ Yıllıklandırılmış rakamlar üzerinden pozitif nakit akışına sahip olsun.
■ Son finansal sonuçlarında faaliyet kâr marjı ve net kâr marjı yüzde 3’ün üzerinde olsun.
■ Son finansal sonuçlar üzerinden borçluluk oranı yüzde 75’in altında olsun.
Güncel finansal sonuçlarla BIST-TÜM yer alan hisseleri yukarıdaki kriterlerin tamammı sağlayanları görmek üzere filtreledik. Bunlar arasından, temel ve teknik kriterler açısından da görece daha olumlu olduğunu değerlendirdiğimiz hisseleri tablo hâlinde paylaştık. Tabloda bu hisselerin mevcut fiyat seviyelerine ilişkin ön bilgi verebilecek bazı göstergeler de yer almakta. Bu köşede yer alan yazıların temel amacının hisse senedi piyasalarında izlenebilecek stratejilere dair farklı teorik yaklaşımları sunmak ve bu teorik yaklaşımların pratikteki karşılıklarına dair örnekler vermeye çalışmak olduğunu; herhangi bir yatırım tavsiyesi vermeyi amaçlamadığını da tekrar hatırlatalım.
Ramazan Bayramı’nızı en içten dileklerimle kutluyor; sevdiklerinizle birlikte mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir bayram geçirmenizi diliyorum.
EROL GÜRCAN