Yepyeni bir iş sahası!
Yepyeni bir iş sahası! Yaratıcı fikirlere sahip olanlar sıra dışı tasarım projeleriyle dikkat çekecekler. Bu işe tasarım atölyeleri öncülük edecek…
Geleceğin tasarım atölyeleri
İSTER şirket içinde, ister şirket dışında olsun; bir tasarım atölyesi kurarak iş sahasında daima önde olmanızda yarar var. Tek şartla ki, tasarım deyince aklınıza yalnız ‘Grafik Tasarımcılığı’, ‘Web Tasarımcılığı’ ya da ‘Ambalaj Tasarımcılığı’ gibi çok bilinenler gelmesin.
Burada bahsedeceğimiz tasarım fikirleri belli amaçlara odaklanmış klasik öğretideki tasarım faaliyetlerinden farklı bir şey.
Her nesnenin kendine özgü bir tasarımı vardır malum. ‘Tasarımcılık’ günümüzde başlı başına birer meslek haline gelmiştir. En başta sanal dünyanın girişimcilere bahşettiği kolaylıklarla bazı tasarım meslekleri hep öndedir. Birer uzmanlık haline dönüşen bu klasik dallar çoğu kişi tarafından bilinir.
‘Takı Tasarımcılığı’, ‘Mobilya Tasarımcılığı’, ‘Ayakkabı Tasarımcılığı’, ‘Elektronik Ürün Tasarımcılığı’, ‘Video Tasarımcılığı’, ‘Yerleşim Yeri Tasarımcılığı’ ve göz alıcı şekliyle ‘Moda Tasarımcılığı’ bunlardan sadece birkaçıdır. Bu arada ‘Fuar ve Sergi Tasarımcılığı’ ile yeniden filizlenen ‘Kitap ve Kitapevi Tasarımcılığı’m da unutmamak gerekir.
Çok özel olanlar ise ‘uzmanlık içinde uzmanlık’ diyebileceğimiz daha alttaki dallardır.
Örneğin ‘Işık Tasarımcılığı’ ile ‘Vitrin Tasarımcılığı’ aslında birbirini tamamlayan; fakat apayrı uzmanlığı gerektiren ortaklaşa uğraşılardır.
Benzer bir başka örnek ise sinema ve gösteri sanatları sektöründe görülür. Epey ses getiren ‘Prodüksiyon Tasarımcılığı’dır bu. Öyle ki, çok bilinen ‘Sahne Tasarımcılığı’ndan daha geniş işlere yönelmiş farklı bir uzmanlık dalıdır.
Geçen zaman içinde en fazla evrimleşen gruplardan biri ise iyi tanınan ‘Peyzaj Tasarımcılığı’ olmuştur. Peyzaj, hem içeride hem dışarıda yapılan estetik amaçlı bir uğraş haline gelmiş; başlı başına bağımsız bir meslek olmuştur.
ÖNCE ARAŞTIRIN ÖĞRENİN…
Aslında tasarımcılık dediğimiz şey bir sanat uğraşısıdır. Tüm sanat akımlarını iyi bilmeyi gerektirdiği gibi toplumun estetik algılarının yönlendirilmesini de üstlenir. Yukarıda verdiğimiz örnekler bu noktadan itibaren çoğaltılabilir.
Bu ilginç meslek grubuna baktığımızda uygulanan tüm aktivitelerin ‘tasarı’ ve ‘taslak’ sözcüğünden türetildiğini görürüz. Vokal benzeşmeyle eski dildeki ‘tasavvur’un; yani ‘varsayım’ın doğrudan bu işin edebiyatında yer aldığının da farkında olmalıyız.
Tekrar edelim: ‘Zanaat’ değil ‘sanat’ elbette! ‘Tasarımcılık’ dediğimiz şey tarihsel gelişimi itibariyle önce ‘Sahne Tasarımcılığı’yla başlamış, sonra başka alanlara kaymıştır. Sahne tasarımcılığı 1700’lü yıllara kadar geriye gider. Çoğu zaman basite indirgenerek ‘dekorcu’ ya da ‘sahne dekoratörü’ gibi dillendirilen bu meslek özgün bir artistik bilgiyi (sanat bilgisini) gerektirir aslında.
Bu kural diğer tüm tasarım faaliyetleri için de geçerlidir. Hiç ilgisi olmamasına karşın, ‘koreografi’nin ne olduğunu bilmeyen, resim sanatında -en azından- sembolizm akımım içselleştirip tanımayan bir aday yaratıcı başka işlerde tasarımcılığın inceliklerini iyice kavrayamaz.
DİZAYNDAN SANATA…
Bu yaklaşımlar yüzeysel bilgiler çerçevesinde değerlendirilmemeli. ‘Sanatsal işlerin’ tümüne toptancı bir yaklaşımla sadece ‘dizayn’ (design) deniyor günümüzde ne yazık ki… Kimi zaman çok daha sanatsal ağırlıklı ifadeler göze çarpmıyor da değil: ‘Creation’ (yaratım) gibi… Sonradan tasarım literatürüne geçmiş malum sözcüklerden biri. Mesela Fransızcadaki ‘dessinateur’ (desinatör) sözcüğünün dilimize çok önceden yerleştiğini de unutmayalım. Bu nedenle tasarımcı her şeyden önce çok yönlü bir sanatçı; algılara göre çeşitli kompozisyonları yaratan çizgi üstü bir kişilik olmalı.
Estetik sınırlar içinde ayrıntıları da var bu işin elbette: ‘Koşullama’ en başta gelen unsur. Soma özgün yaklaşımlar başlıyor; emosyonel davranış ve yaratıcı düşler giriyor devreye.
işte sayılan giderek artan ‘tasarımcılık sektörü’ içinde henüz yeterince ortaya çıkmamış bazı spesifik konuları ele alacağız şimdi de. Bunları kısa notlar halinde işe merak saran girişimcilerin ilgisine aşağıda sunuyoruz. Üç örnekle sınırlı olan önerilerimiz umarız ki çağrışım yoluyla da olsa çok daha özgün projelerin yolunu açabilecektir.
MENÜ TASARIM ATÖLYESİ
Yıllar önce kısaca değindiğimizi hatırlıyorum. Henüz farklı bir örneğine rastlayamadık. Aslında oldukça basit bir konu: Self servis hızlı büfelerden, en büyük restoranlara kadar her kademeden işyerine renk ve farklılık katacak sıra dışı önerilerden biri.
Uzmanlığın yoğunlaştığı konu bildiğimiz menü kartları ya da maroken ciltler içinde sunulan menü listelerine alternatif olacak cinsten çağdaş bir yaratıcılık örneği. Restoran masasına eklenen hareketli görüntü de olabilir; dijital menü listesi şeklinde de.
Sistemin ilginç ayrıntıları spesiyalitelerin içeriğini göstermek, müşteriye ilgi çekecek bilgiler vermek. Örneğin kalori, yağ, doğal madde içerik bilgisi gibi… Önünüze gelecek lezzetler nasıl hazırlanıyor, nasıl sunuma hazır hale geliyor? Katkı maddeleri var mı? ‘Hijyen’ butonuna bastığınızda malzemenin hangi koşullarda ve nasıl temizlendiğini görüyorsunuz.
Porsiyonların içinde yer alan her şeyin nereden alındığına ilişkin bilgiler de var. Sistem yalnız müşterinin merakını tatmin etmekle kalmıyor, sağlığa da katkı yapıyor.
RAF ÜRÜNLERİ TASARIM ATÖLYESİ
Raf ürünleri deyince sadece rafa çıkan ürünlerin ambalajı akla gelmesin. Burada kastedilen ambalajların topluca sunuşuna ilişkin tasarım çalışmaları. Gıda olabilir, temizlik malzemesi, kırtasiye, kozmetik, elektronik hatta tekstil gibi kategoriler olabilir.
Nasıl sunmayı düşünüyorsunuz? Stant üzerinde, sergi biçiminde, rafa dizerek, sepet/sele içine koyarak, yan yana, üst üste, camekân içinde, piramit formunda, hatta spiral oluşumlar şeklinde. Kulübe/bungalov biçiminde bağımsız tasarlanmış şık reyonlar belki de…
Özellikle ‘lansman’ aşamasında (ilk ürün tanıtım kampanyalarında) iyice düşünülmesi gereken yine ‘estetik’ içerikli bir konu olmalı bu. Ürün ambalajlarının toplu olarak sunulması amacıyla süpermarketlerde teşhir reyonlarının farklı olması şart haline geldi artık günümüzde. Market jargonuna giren ve giderek eskiyip gözden düşen ‘raf tasarımı’ geçmişte sadece bunlardan biri. Dolaysıyla onlarca buluşa, teşhir tanıtım sistemlerine ihtiyaç var bugün. Batıda tüketicileri etkileyen yeni tasarım örnekleri ufkunuzu daha da açabilir.
Önemli olan bunları kopya etmeden ürünün doğasına uygun yepyeni tasarımlar geliştirip hep öne çıkmak. Her bir tasarımın özgün adının olması ve uluslararası tasarım tescillerinin yapılması şart. Sadece tek tasarımla dahi dünyaya açılma şansınız var. Her şey gözleme, yaratıcılığa, tüketici psikolojisini analiz etmeye bağlı.
RENKLERLE TASARIM ATÖLYESİ
Basit bir iş sanılmasın. Yakın gelecekte her türden mekânın, açık alanların, köprü, kule gibi yapıların, toplu taşıma araçlarının çeşitli renklerden görsellerle giydirilmesi sıradan hale gelecek gibi. Buna ileride simgeleşmiş coğrafi yerler de dâhil olacak.
Estetik duyarlıklarla ‘boyamak’ aslında renklerle yapılan bir sanat uğraşısı. Çoğu yerde modern sanatı örnekleyen renklendirmeleri görmemiz yanında, geçmişte ‘art nouveau’ gibi esintileri -adına yakışır şekilde- yeniden yaşayabileceğiz belki de. Birer tasarım harikası olan bina giydirmelerinde ‘Doğu’nun fantastik bezeme şekillerini modernize ederken; ‘Batı’dan da ‘empresyonist akım’ gibi onlarca yansımayı da görebiliriz. Kimi zaman klasik sanat devreye girecek; kimi zaman da ‘non-figüratif soyut şekiller. Metrolar, trenler, uçaklar, santraller ve belki de bildiğimiz barajlar… Akla hayale gelmeyen makyaj yapılmış yüzlerce yapıt yeni bir dönemi müjdeleyecek. Her yerde insanlara renklerle huzur verme yarışı başlayacak, tüm bu işlerin asıl kaynağı mimarinin de katkısıyla toplum bilinci çok daha gelişecek…
Nur Demirok / Para