Zihin Aktarımı Gerçekleşecekmi?
Beyni, dokuların donanım, elektriksel etkinliğin ise yazılım yerine geçtiği bir biyolojik bilgisayar olarak düşünmek kolay. Durum böyle olsa, çok gelişmiş elektrot dizileri kullanarak zihin aktarımı (etik bakımdan değilse bile) teknolojik bakımdan mümkün olurdu. Ne var ki zihni, maddeden ayırmak olanaksız. “Benlik zaten o yapının içinde,” diyor Arizona Üniversitesinde sinirbilimci ve elektrik mühendisi olan Charles Higgins. “Benlik, ıoo milyar nöronun kendi içlerindeki bağlantıda, nörotransmiterlerin ve reseptörlerin benzersiz biçimlerinde.” Cerrahlar beyni başarıyla nakledebilse bile bu tek başına yeterli değil.
Omurilik de nakledilmezse, kişi bir ömür boyu edindiği kas hafızasını yitirebilir. Higgins bunun üstesinden gelmenin bir yolunun klonlama olduğunu söylüyor. Yapısal bakımdan aynı merkezi sinir sistemine sahip olan bir klon, orijinali taklit eden elektrik sinyallerle uyarılabilir. Ne var ki insan klonlama hâlâ bilimkurgudan ibaret ve sinirbilim-ciler şu ana kadar en fazla 100.000 nöron arası bağlantıyı haritalayabildi. Bu da bir balığın ya da solucanın beynine denk düşüyor. Bilim insanlarının bugünden yapabileceği bir şey, beynin bağlantılarını in situ (yerinde) değiştirmek. Örneğin, Columbia Üniversitesi araştırmacıları tedaviye dirençli ciddi depresyon hastalarına derin beyin uyarıcıları yerleştirdiler.
Bu uyarıcılar belli noktalara elektriksel darbeler gönderdiğinde hastaların semptomları anında kayboldu. İki yıl sonra, deneklerden biri depresyonun tamamen ortadan kalktığını bildirdi. Bilim insanları daha fazla hastanın beynindeki bölgeleri uyardıkça, bambaşka potansiyelleri ortaya çıkarabilir. “Birisinin epilepsi nöbetini durdurmaya çalışırken kaza eseri görsel kortekste bir deseni uyarabilir ve bir anı yaratabiliriz” diyor Higgins. Yani vücuttan vücuda sıçrayarak ölümsüzlük elde etmek söz konusu değil. Yine de yeteri kadar zaman ve deneyle, insanlar tıpkı The Matrix filmindeki gibi anı yüklemenin ya da beceri öğrenmenin bir yolunu geliştirebilir.
